GÜL ÜZERİNE

MECNUN (İbrahim Hakkı UZUN)

Hikmetle bakıp gör ne diyor âleme bir gül:
«Bağrım kanıyorken yine ben, hâra tahammül
Göstermedeyim, sabrederek hepsine tek tek,
İbret alan insan, eder elbette tekâmül.
Biz yerle seher vakti derinden konuşurken,
Bîgâne kalır göz bile, duymaz bunu bülbül.
Kıymet kazanır gözyaşımın düştüğü toprak,
Hâlimle benim hâllenerek etti tahavvül.
Gül toprağı olmakla şereflendi, sevindi,
Gül şebnemi feyziyle coşup, etti tekemmül…»

Toprak kapanıp gül ayağından dilenince,
Lutfeyledi Hak, veçhine bin lâle ve sümbül!
Bak işte siyah toprağa bahşoldu semâdan,
Binbir bereket harmanı, sonsuzca teselsül…

Gül sustu dikenden yana, destanca açıldı,
Toprak edebinden yine gösterdi tevekkül.
Gönlüm, güle bak, toprağa bak, ibreti hep gör,
Sabret ki çözülsün, gözünün korktuğu müşkül!

Bir can da yakın olsa o gül yüzlü Rasûl’e,
Bulmaz mı hayât, aşk ile? Gel eyle tahayyül!
Toprak da dikenler de ve güller de vesîle,
Her şey Yüce Mahbûb’a çıkan nurlu tevessül!
Ayrılma sakın sevgilinin yurduna girsen,
Göstermeli kalp ibresi, Mevlâ’ya temâyül.

Hak her yere saçmış nice burhan ile çâre,
Her derdine hep Gül’de bulursun nice formül!
Ey Gül yolunun toprağı, can bülbülü Mecnun;
Kalbinde Gül’ün var ise, gözden açılır tül…

Vezni: mefûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün