EBRULİ NEFESLER

Sadettin KAPLAN

Tükeniş türküsünde hep «var oluş» sesleri,
Nerde «ol tûtîler» ki, susturulmuş sesleri?..

***

Bulut saçı değmemiş o yoksul yamaçlardan,
Yalın düşler devşirdim öksüz uykularıma.
Ne güneşler sıvadım gönlüne gözlerimin;
Kayan yıldız ardında kalan ışık uğruna…
Dolandıkça dışıma bir sargı gibi içim;
Sızlıyor gecelerin bağrıma batan yeri…
Deniz aşkımca ulu, dağlar gönlümce derin;
Zonkluyor boyutların nabzımda atan yeri.
Beklerim sahilinde uykusuz gecelerin,
Bir türlü ağarmadı rûhumdaki tanyeri.
Belli ki bu şarkıda çok kullandık «es»leri;
Yoruldu hançerede günün yokuş sesleri…

***

Kırıp da sessizliğin paslı prangasını,
Yılkı atları gibi salıverdim sesleri…
Yitip zaman çölünde, bir türlü olmadılar;
Ne şiirime bir söz, ne şarkıma bir nefes…
Bunca olumsuzlukta, olan tam olsun diye;
Kaç ırmak düş içirdim susuz umutlarıma,
Nice bütünü bölüp, yama yaptım yarıma…
Bir ömrü yamadığım o yarım tam olmadı,
Yıllardır altındayım, gök bana dam olmadı…
Nicedir unutulmuş bir kılıç gibi kında,
Paslanmış sevdaların ebruli nefesleri.
Cam kırıkları gibi ayağımın altında;
Yollara avuç-avuç serptiğim kuş sesleri…