Hakk’ın Rehberleri…

MECNUN (İbrahim Hakkı UZUN)

Hak yâr olacaktır sana, Peygamber’e yârsan,
Elbet yücelirsin yüce Kur’ân’a uyarsan.

Duymaksa murâdın, yüce Kur’ân’ı gönülden,
Almak gerekir sırrı, muhabbetle O Gül’den!

Kur’ân, O Gül’ün kalbine inmiş, bunu anla,
Sen, sevmek için aşkına aşk kat da zamanla

Hemhâl olasın, sonra dolar kalbine hikmet,
Hikmetle bulursun iki dünyâda da rahmet!

Her gün bitiyor bir daha gelmez geri günler,
Sen bilmelisin Hak ile Peygamber’i rehber!

Gör! Sînesi zulmet dolu ham insanı almış,
İnsanlığa dînin ebedî örneği kılmış.

Öyleyse güzelleşmek için olmalı tâbî,
Câhil bile candan uyarak oldu sahâbî!

Târiflere sığmaz O Gül’ün hâlini anmak,
Allâh övüyor hâlini Kur’ân’da, buyur bak!

Bulmuş idi her şey O güzel Gül’de kemâli,
Aydan ve güneşten daha parlaktı cemâli.

Nûr oldu, bütün âlem için zulmeti yendi,
Vâr olması lutfuyla bu âlem neşelendi.

Âciz kalır anlatmaya methinde lisânlar,
Ancak O’nu kalbinde duyanlar iyi anlar.

Muhtaç da bu yüzden dökülen sözleri söyler,
Lâyık değil ammâ, bu yolun yolcusu sözler.

Hikmetle muammâ çözülür, Hakk’ı bulursun,
Sen aşk ile Hakk’ın yine Mecnûn’u olursun!

Vezni: mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün