Münâcat

Mustafa Necati BURSALI

“Eğer Allah; insanları, yaptıkları günahlar yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı.” (Fâtır, 45)

Allâh’ım! Sen getirdin bu hoş gülzâre bizi,
Habîbin hürmetine düşürme zâre bizi!

Mülk Sen’indir, hamd Sana, Sen’sin Aziz ve Melik;
Eğer bağışlamazsan sürerler nâre bizi!

Kereminin incisi güneş oldu, ay oldu,
Bir vefalı ümmet kıl o kutlu Yâr’e bizi!

Göz Sen’den, gönül Sen’den, can Sen’indir, ten Sen’in.
Sen’in dest-i kudretin eder idâre bizi!

Onun huyu kurusun, hep kötülük düşünür,
Bir an dahî bırakma nefs-i gaddâre bizi!

Zâlimler insaf bilmez, bebekler kurşunlanır,
Bu nice âlemdir ki, çekerler dâre bizi!

Ah! En hayırlı ümmet tek yürek olacakken,
Kimler etti Allâh’ım, kimler, bin pâre bizi?

Âdem’e secde ile emrolunca melekler,
Tâ ilk günde başladı İblis inkâre bizi!

Sen dest-gîr olursan bir karınca dağı aşar,
Dertle bî-karar etme, kılma bî-çâre bizi!

Gönlümüz ve yüzümüz, yâ Rabbi, Sana dönük,
Bağışla Rasûlü’ne, Ahmed Muhtâr’e bizi!..

Mübarek dîdeleri nice inciler döktü,
Gece-gündüz diledi hep O Mehpâre bizi!..

Saf saf ve bölük bölük dağıldı kutlu ümmet;
O’nun bütün muradı görmek yekpâre bizi!

Hem en güzel isimler, ulvî sıfatlar Sen’in,
Bir dost, bir bende eyle İsm-i Cebbâr’e bizi!..

Yâ Rabbi, yâ Rabbi, şu beyinsizler gürûhu,
Nûrunu istemez de sürükler târe bizi!..

Gül’e komşu olmaktır âlemde emelimiz,
Bir bez gibi bir yerden yırtmasın hâre bizi!

Âdem’in evlâdıyız, Muhammed’in ümmeti,
Et bir Meryem, bir Hâcer, Sen et bir Sâre bizi!..

Sen bizim Mevlâ’mızsın, ümit keser miyiz hiç?
Rahmetin erişince bulur her çâre bizi!..

Hamd Sana, şükür Sana, ey Âlemlerin Rabbi,
Yarın rûz-i cezâda koma âvâre bizi!..

Dâr: Darağacı
Dîde: Göz
Hâr: Diken
Mehpâre: Ay parçası
Rûz-i cezâ: Ceza günü, hesap günü, mahşer.
Sâre: Hazret-i İbrahim’in ilk hanımı,
Târ: Karanlık
Zâr: Ağlayış, inleyiş.