Sefer, Zafer, Eser…

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

Seferin var yiğidim, var mı zafer ümmîdi?
Eserin, Hakk’a dedirtir mi yiğitler yiğidi?..

Yazdı târih; seferin varsa senindir yollar,
Aşılır surları şehrin, aşılır Çin Seddi…

Yazdı devrân, zaferin varsa senindir vatanın,
Vatan aşkıyla olursun bu cihânın merdi…

Yazdı yer-gök, eserin varsa senindir gelecek,
Kim esersizse, ölümden yana bitmez derdi…

Yolculuklar gece gündüz sürüyor, yollar çift,
Ne sefer eyledi, bildin mi mübârek ceddi?

Sarı yaprak gibi fânî sarı altunla değil,
Som zaferler ile dolmuştu mukaddes vâdi!

Tâ ebed uçmaya bak ey kalemim dünyâdan,
Yere sığmaz göğe mahsûs eserin serhaddi…

Son sefer vakti vurulsun yedi gülbang-i zafer,
Tâ sekiz cennet için rûha denilsin haydi!

İki omzunda yazarken iki dünyâya eser,
Ölmeden bir oku ey yolcu, hemencek, şimdi!

Nice zâlim Firavunlar, nice Nemrut vardı,
Yere yem eyledi göklerdeki hükmün fendi!

Yüce gerçeklere has, her yer ilâhî sahne,
Kaç kez oynandı fakat tutmadı bâtıl komedi…

Hak akıl, doğru gönüldür, beşerin can müzesi,
Boşalır her köşe, kör nefse verirsen kilidi!..

Mide uğrunda koşup durma çürük elmalara,
Bir kızıl elmaya koş, eyleye asrın feridi…

Mola yok kimseye ey yolcu bu istasyonda,
Yatarak sanma bu fânîdeki günler ebedî!

Gereken hangi sefer, hangi zafer, hangi eser?
Anla; illâ gereken, hangi hayâtın senedi?

Anla ey yolcu, yarın kim kazanır dâvâyı?
Yüce Peygamber’e râm ol, O yüceltir ferdi…

Ki O’nun nûruna râm oldu güneş, nûr oldu,
Ay da zâten ta ezelden O’na pervâne idi!..

Biz de gel, göl edelim çölleri gül ravzasına,
Kim selâm etse, Muhammed O, selâmlar kendi…

Hey düşenler, gemisiz, kapkara dipsiz denize,
İki dünyâda O’dur herkes için can simidi!

Bir kılıçtan daha keskin, daracık, ince sırat,
O’nun uğrunda olur mü’mine cennet geçidi…

Durma Seyrî O Gül’ün gönlüne gir, bülbülü ol,
Lutfeder Hazret-i Allâh, O’na eyler tevdî…

Vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün
(fâilâtün) (fa’lün)