Namazın Güzellikleri

Mustafa Necati BURSALI

Hakk’a îmandan sonra kulluğun başı namaz,
Cevherlere çevirir toprağı, taşı namaz!
Allâh’ın ve Nebî’nin rızâsı var namazda,
A zamanın Yûsuf’u, kâr takvâ, kâr namazda!
Namaz göklerin nûru, namaz ki câna ışık,
Her rükû ve her secde, derde, hicrâna ışık!
Tıpkı bedenlerdeki baş gibi dinde namaz,
Allâh’ın en sevdiği, kılmak vaktinde namaz!
Câhil, namaz deyince zanneder ki zahmet var,
Hayır! Bunda bereket… Hayır! Bunda rahmet var!
Günahı siler atar, çağlayan bir su gibi,
Eder can bahçesini cennet kokusu gibi!
Kim tatsa bırakamaz, bu aşk güzel, haz güzel.
Çünkü Hakk’ın emridir: Vacip, sünnet, farz güzel!

Kapıların önünde akan bir ırmak namaz,
Ay gibi, Zühre gibi, eder yüzü ak namaz!
Cennet meyvesi ey can, çok rükû ve çok secde,
Gâfillerde yok şükür, gâfillerde yok secde!
Terki mümkün değildir, ne deniz, ne karada,
Çünkü namazla erdi, erenler hep murada!
Âdem’e, Şit’e, Nuh’a emredince Hak namaz,
Kıldı bütün nebîler; İbrahim, İshak namaz!
Nebîler ve ümmetler kılageldi hep namaz,
Allâh’ın rızâsına, cennete sebep namaz!
İşte Peygamber sözü: «Namaz ki dine direk»,
Onunla bütün hayır, onunla parlar yürek!
Namazların terkini küfre denk tutar Nebî,
Çünkü tehlikededir böyle âdet sahibi!..

Namazdan olacaktır kıyâmette ilk sual,
Namaz eksik gelirse mîzanı aşmak muhâl!
İnsan gözünde dağlar, deryalar belki büyük,
Günahlar bakımından namazın terki büyük!..
Namaz kabrin yoldaşı, namaz ki yüze ziynet,
Sabaha ve akşama, gece, gündüze ziynet!
Yüce Allah buyurdu: «Secde et, bana yaklaş!»
Musa ve Hızır gibi lütfa, ihsâna yaklaş!
İslâm’ın temelidir: Oruç, zekât, hac, namaz.
Artık nasıl olur da yürekler kıpırdamaz?
Sağırlar duymasa da sabah-akşam var davet,
Rahmete ve nimete etmededir Yâr davet!
Namaz yumurtasından cennet bülbülü çıkar,
Çünkü bundadır takvâ, çünkü bunda bütün kâr!
Ah ne güzel bir zikir, ne güzel bir secde bu,
Hakk’ın has kullarını getirmede vecde bu!
Rızâ mîracı demek her secde ve her duâ,
Kimin ne kıymeti var, olmazsa eğer duâ?
Tâ Âdem’den bugüne her ümmete var namaz,
A Yûsuf yüzlü oğul, dost namazdır, yâr namaz!
Kıyam, kıraat, rükû; peşinden secde gelir,
Artık duru gönüller bin türlü vecde gelir!
Can artık gam seline bir değirmen olamaz,
Kulun başı üstünde rahmettir, çünkü namaz!

«Beni zikretmek için namaz kıl!» buyurdu Rab,
Nasıl müstağnî kalır, artık Türk, artık Arap?
Secdeye koymak ile emrolundum ben başı,
Çünkü ibadetlerin bu namazdır en başı!
«Bugünün namazını yarın kılarım.» deme,
Nice yarınlar geçti bir baksana âleme!
Kim diyorsa aldanır: «Ederim kazâ yarın»,
Namazın terkine var, bin türlü cezâ yarın!
Namaz mü’minin harcı, kuş, kuğu, at kılamaz.
Çok kimse de ömründe tek bir rekât kılamaz!
Yaratmada geceyi, yaratmada RAB günü,
Nefsini hesaba çek, gelmeden hesap günü!

İki rekât bir namaz şah olmaktan hoş bana,
Çünkü Allah diyor ki: «Ey has kulum, koş bana!»
Leylâ’yı ve Şirin’i ne kadar var arayan,
Allah’tan başka bir dost bulamaz yâr arayan!
Namaz dostluk kapısı, namaz başların tâcı,
İşte âlemde budur, mü’minlerin mîracı!
Her rükû, her secdede yüreklerden gam gider,
Daha namaz bitmeden Rasûl’e selâm gider!
Kim çok secde ederse âferinler var ona,
Nebîler ve melekler olacaktır yâr ona!
Secde, kulun Rabb’ine işte en yakın hâli,
Bizi de sâlihlerle haşreyle yâ İlâhî!
Rahmete vesile kıl, bu ömrü, bu az vakti,
Ne mübârek vakittir, yâ Rabbi, namaz vakti!..