Karaköy Camii Nereye Kayboldu

Can ALPGÜVENÇ

II. Viyana Kuşatması’nın mağlup kumandanı, Osmanlı Sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1634’te Merzifon’da doğdu. Vezaret rütbesiyle bir müddet Diyarbekir Beylerbeyliği, ardından dört yıl kaptan-ı deryalık görevinde bulunan paşa, uzun yıllar sadaret kaymakamlığı vazifesinde de bulundu. 1676’da, Fazıl Ahmet Paşa’nın vefatı üzerine sadrazam tayin edilen Merzifonlu, 14 Temmuz 1683’te Viyana önlerine geldi. Uzun süren kuşatma müddetince, menfî olayların birbirlerini izlemesi ve art arda maruz kaldığı ihanetler yüzünden bozguna uğrayarak Belgrad’a çekildi.

Kara Mustafa Paşa, tarihimizde büyük haksızlığa uğrayan devlet adamlarımızdan biridir. Tarihçilerin zekî, soğukkanlı, kabiliyetli bir asker; fakat mağrur ve inatçı biri olarak tarif ettikleri paşanın bozguna uğraması, saraydaki kuvvetli rakiplerinin eline büyük bir fırsat verdi. Önce sadrazamına hil’at ve kılıç gönderen Sultan IV. Mehmet (Avcı), ustaca entrikalar sonucu aleyhine dönerek, katli için ferman çıkardı. Hâlbuki Merzifonlu, kuşatma sonucu çekildiği Belgrad’da, dağılan orduyu toparlayıp yeni bir güçle sefer hazırlığı içindeydi. O, bu yenilgiyi kısa zamanda zafere dönüştüreceğine inanıyordu.

BAŞKASI İŞİN ÜSTESİNDEN GELEMEZ!

Askere kötü örnek olması sebebiyle, Kara Mustafa Paşa tarafından hakkında idam fermanı çıkarılan Budin Beylerbeyi Koca İbrahim Paşa, ölümünden önce şu sözleri söyleyerek düşmanı olan Merzifonlu’nun ehliyetini açıkça beyan etti:

“Bu adam benim düşmanım olup bir an önce beni öldürmek istiyor; lâkin şu ana kadar devletin ekmeğiyle yetiştiğim için, padişahımızdan rica ederim ki, başarısızlık kabahatiyle vezîr-i âzamı öldürmeyip bu işin hüsn ü sûret bulmasını yine ona bıraksın. Bundan gayrisi bu işin üstesinden gelemez”1

Buna rağmen Paşa, 25 Aralık 1683’te Belgrad’da idam edildi…

***

Memleketi olan Merzifon ve Kayseri İncesu’da külliyeler inşa eden Kara Mustafa Paşa, Edirne’de saray ve çeşmeler, Cidde’de han, hamam ve cami vakfetti. İstanbul (Çarşıkapı) Dîvanyolu’nda inşasını başlattığı medrese, mescit, kütüphane, türbe ve sebilden meydana gelen külliyesi, oğlu Ali Paşa tarafından tamamlandı. Ayrıca Hocapaşa, Kazlıçeşme, Süleymaniye, Topkapı ve Eyüp, Boğaziçi Kuruçeşme’de pek çok eser bırakan Paşa, Galata’daki Karaköy Meydanı’na da bir cami inşa etti.

«HİRAM USTA»
HEYKELLİ BİNA

Kıyıda, Galata Köprüsü’ne bakan yerde yükselen Ziraat Bankası’nın (bir zamanlar Avusturya Bankası) hemen arkasında yer alan, bu küçücük ama zarif cami, 1958’de meydan genişletmesi bahanesiyle yıkıldı. Hâlbuki konunun uzmanlarına göre, eğer amaç, meydan veya yol genişletmesi ise camiin yıkılmasına gerek yoktu; nitekim deniz tarafındaki cephede, elinde tokmağıyla Boğaz’ı seyreden «Hiram Usta» heykelinin2 bulunduğu Ziraat Bankası binası, cami ile aynı hizada olmasına rağmen yıkılmadı!

Basına konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Semavi EYİCE de, caminin gereksiz şekilde yok edildiğini, çünkü mescidin cadde üstünde veya yol kenarında olmadığını, eğer meydan yapılması amaçlansaydı, yanındaki Ziraat Bankası binasının da yıkılması gerektiğini, ama öyle bir durumun bulunmadığını ifade etmiştir.

İstanbul’un bize ait olduğunu gösteren tapu senetlerinden biri olan ve kasıtlı olarak yıkılıp ortadan kaldırılan bu caminin yeri, hâlâ boş olarak durmakta, bu tarihî mescidin ihyasını beklemektedir.

BENZERİ OLMAYAN MİNARE

Karaköy Camii olarak bilinen mescidin asıl ismi, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii’dir. Önceleri bu alanda Fatih Sultan Mehmed zamanında yapılmış bir tekke yer alıyordu. Tekke zamanla harap olunca, 17’nci asırda yerine, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından bir mescit inşa edilip, altına da caminin giderlerini karşılamak üzere bir dizi dükkân ilave edildi. Zamanla bu caminin de harap olması üzerine, 1893’te İstanbul’a gelen ve daha sonra saray ser-mimarı olup 1909’a kadar bu görevde kalan İtalyan Mimar Raimondo D’Aranco’dan aynı alana yeni bir cami inşa etmesi istendi. Mimar D’Aranco 1903’te, Sultan II. Abdülhamid’in emriyle, 20’nci asır başlarında moda olan ve İstanbul’da pek çok örneği bulunan «Art Nouveau (Art Nuvo)» tarzında bir cami inşa etti.

Bu şiirimsi cami, kubbeli ve çokgen bir plâna sahipti. Mimarîsine uygun olarak İstanbul’da benzeri olmayan bir minaresi vardı. Dışı tamamen mermer levhalarla kaplıydı, içi T biçimindeki pencerelerle aydınlanırdı. Bu yeni cami sekizgen yapısı, geniş saçakları, sempatik minaresi, çevresine uyumlu ve göz okşayan mimarîsiyle Karaköy Meydanı’nın ayrılmaz bir parçası hâline gelmişti. İtalyan mimar, merdivenle üst kata çıkılacak (fevkanî) şekilde bir mimarî tarz geliştirdi. Mescidin, meydana bakan dükkânların üstünde, üçüncü katta yer alıyor olması ona farklı bir zarafet kazandırıyordu.

KOCA CAMİ ORTADAN KAYBOLDU!

Osmanlı Devleti’nin ahşap ilk ve tek camisi olan Karaköy mescidi, 1958’de bilinmeyen bir sebeple yıkıldıktan sonra, caminin parçaları başka bir yerde tekrar kurulmak üzere teker teker numaralandırılarak itina ile söküldü. Amaç, camiye Kınalıada’da yeniden canlılık kazandırmaktı. Ne var ki, bu düşünce hiçbir zaman gerçekleşmedi. Kınalıada’ya taşınacağı söylenerek parça parça sökülen camiden geride hiçbir iz kalmadı. Karaköy’ü terk eden camiden bir daha haber alınamadı. Aradan geçen yarım asırlık zaman içinde caminin peşine düşen hayli insan oldu, ama bütün çabalar boşuna çıktı. Koca cami ortadan kaybolmuştu! Mimar D’Aranco tarafından yapılan ünlü Karaköy Camii’nin parçaları acaba nerede? Kaybolmuş mudur sahiden? Yoksa bazı yalı, konak veya salonların süsü hâline mi gelmiştir?

TEŞEBBÜSÜ KİM ENGELLİYOR?

İstanbul Büyükşehir Belediye-si’nin, son beş yıldır, Karaköy Camii’ni yeniden inşa etmek için büyük çaba harcadığı gözleniyor. Ancak, Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Tarihî Çevreyi Koruma Müdürlüğü’nün teşebbüsleriyle 2002 yılından itibaren her yıl yatırım programına alınan caminin yeniden inşa gayreti bugüne kadar sonuçsuz kaldı. Yapım 2003, 2004, 2005 ve 2006 programlarına da alınmasına rağmen, müspet bir gelişme kaydedilemedi. Korkarım bu yıl da camiyle ilgili hiçbir olumlu adım atılmayacak!

Bazı çevrelere göre, projenin hayata geçirilememesi, gerekli malî kaynağın sağlanamaması ile ilgili, eğer kaynak temin edilirse Karaköy Camii yeniden inşa edilebilecek.

Fakat İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tarihî Çevreyi Koruma Müdürlüğü, yıllar süren bu bekleyişin sebebini şöyle açıklıyor:

“Plânlama ve İmar Dairesi Başkanlığı’nca hazırlanan plân, Belediye Meclisi’nce onaylanarak Yüksek Kurul’a gönderildi. Şu anda 1 No’lu Yüksek Kurul’dan onay beklemekteyiz. Öte yandan da Koruma Kurulu’nca belirtilen bazı eksiklikleri tamamlıyoruz. Plânların Kurul’ca onayını müteakip süratle caminin restitüsyon [yeniden tasarımlama] ve restorasyon projesi yapılacaktır.”

YÜKSEK KURULDAN KAPLUMBAĞA HIZI!

Merzifonlu Camii, Anıtlar Yüksek Kurulu’na gönderilen 1/5000’lik Beyoğlu Şehir SİT Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Plânı’nda, aynı yerine ve orijinal boyutlarıyla işlendi. Orijinal kaynaklardan araştırılarak plâna işlenen proje için, 1 No’lu Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararı bekleniyor.

***

Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Semavi EYİCE, camiin aslına uygun olarak yeniden inşası konusunda orijinal proje sıkıntısı olmaması lâzım geldiğini, çünkü İtalya’da mimar D’Aranco’nun eserleriyle ilgili kitaplar yazıldığını, mimarın arşivlerinin açık olduğunu, camiye ait röleve ve plânların orada mevcut bulunduğunu, cami yeniden canlandırılacaksa bunlardan yararlanılabileceğini belirtiyor.

***

Tarihimizde büyük haksızlığa maruz kalıp öldürülen devlet adamlarımızdan biri olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın, yıkılması için kimin emir verdiği tespit edilemeyen Galata’daki camisi de benzeri haksızlığa uğrayarak yıkılıp kaybolmuştur.

Bu hayırlı teşebbüsün müspet netice vermesi için, onu engelleyen anlayışı etkisiz bırakacak, hamiyetli ve güçlü ellerin harekete geçmesini bekliyoruz!

1 Râşit Tarihi, c.1, s.433

2 Hiram Usta, ilk mason üstadı olarak kabul edilir. Onun heykeli, mason olan Mithat Paşa’nın kurduğu Ziraat Bankası’nın terasında, elinde mason tokmağı ile görülmektedir.