Bâd-ı Sabâ’ya Kıtalar –I

KÂFÎ (Ekrem KAFTAN)

Gelişin bir diriliş, gidişin ölüm ânı.
Kâfî nasıl kaldırsın bu ağır imtihânı!
Ne vasla imkan vardır ne hicrana tahammül;
Bir nefes ver ey sabâ, coşkun aşkın ummanı!
***
Ey sabâ bu râyiha gülden mi, lâleden mi?
Gönlümdeki bu sevda sonsuz şelâleden mi?
Seyrine daldığım an İstanbul’u görürüm,
Aşkından tek nasîbim, neşe mi, nâleden mi?
***
Uykusuz kalmak ne hoş, estikçe bâd-ı sabâ.
Çıkmaz asla gönlümden, aşk ile yâd-ı sabâ!
Gayrı ne gece vardır, ne gündüz ömr içinde,
Yetişir mi gün gelip âh o imdâd-ı sabâ?
***
Al götür beni sabâ gittiğin her diyara,
Arz et, benim aşkımı seher vakti o yâra.
Derse eğer, makbuldür Kâfî’nin ıstırabı;
Çekilse de gam çekmez, bu şair aşkla dâra!
***
Vakit seher değildir ne esersin ey sabâ?
Sen ki gönül mülkümde son esersin ey sabâ!
Ağyarın nefesine karışmasın râyihan;
Rûhumdan her geçişin sevda versin ey sabâ!
***
Seherde bâd-ı sabâ, sabahta meltemim ol!
Bunca gönül yâreme yegâne merhemim ol!
Okusun cümle âlem bu sevda kitabını;
Son şiirim, son mısram, ömrümde hâtemim ol!
***
Sen gafil gönüllere uğramazsın ey sabâ,
Aşkla yanan kalpleri secdelerde bulursun!
Gönül verir elbette sana da bir müctebâ,
Ömrünün her deminde sen de mes’ud olursun.