Merhum Es’ad Erbilî -kuddise sirruh- Hazretleri’nin gazeline tahmîsimdir. GÖNLÜMÜZ

Nuri BAŞ

Fahr-i âlem neş’esinden olsun ulyâ gönlümüz.
Sünnetinden feyz alıp, olsun muallâ gönlümüz.
Hüsnünün şevkiyle hem olsun mücellâ gönlümüz.
Eylemez Mecnûn gibi Leylâyı hülyâ gönlümüz.
Ol Zelîhâ-yı zamâna düştü şeydâ gönlümüz.

Ey güzellik mülkünün târîfe sığmaz serveri!
Aşkının meclûbudur âlem, melek, insan, perî.
Sen ki; Hak mahbûbusun hem, dû cihân peygamberi.
Yûsuf-i hüsnünle sermest olduğum günden beri,
Oldu bir Mısr-i mahabbet seng-i hârâ gönlümüz.

Nur saçan vechinden âfak, lem’alar dolmuş gibi.
Gül femin, gülzâra hadsiz neş’eler salmış gibi,
Hoş nesîminden ıtırlar, şemmeler almış gibi.
Dâne-i hālin metâf-ı ehl-i aşk olmuş gibi.
Eylemiş her kûşesinde nakş u imlâ gönlümüz.

Gül yüzün görmek için artar temâyül sînede.
İştiyâkın, durmadan eyler tekâmül sînede.
Ravzanın aşkıyla yandım, yok tahammül sînede.
Çehre-i gül-pâşın ettikçe tahayyül sînede,
Şimdi olmuş âdetâ bir bâğ-ı rânâ gönlümüz.

Bahr-i hikmetten hakîkat cevherin bulmak için,
Bir kez olsun nur cemâlinden feyiz almak için,
Güllenen ruhsâra hep hayrân olup kalmak için,
Mushaf-ı hāl u hatından feyzyâb olmak için,
Eylemiş tertîb-i suğrâ ile kübrâ gönlümüz.

Her lütuf Sen’den ilâhî, başkasından istemem.
Hazretinden af umar bilcümle akvâm u ümem.
Ben dahî kesmem ümîd elbette, çârem yok demem.
Etme vâiz nâr-ı dûzahtan hikâyet dinlemem.
Olduğiçün mahzar-ı esrâr-ı Esmâ gönlümüz.

Hiç bulunmaz bir mürüvvet kul için vuslat gibi.
Mazhariyyet yoktur aslâ, mânevî rif’at gibi.
Yok saâdet Nûri şeksiz kalbe bir vüs’at gibi.
Mest-i câm-ı bezm-i vahdet germ ser-i Es’ad gibi.
Zümre-i rindâna girmiş, bâde-peymâ gönlümüz.

Vezni: fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün