Gönül Dili

Hayrettin DURMUŞ

Gönlümüzün zenginliği dilimize yansımış, dilimiz gönlümüzle bereketlenmiştir. «Yarım elma, gönül alma.» deriz, az da olsa iyiliği küçümsemeyiz. «Aman gönlü kalmasın!», «Sakın gönlü kırılmasın!» diye, âdeta diken üzerinde dururuz, karşımızdakine karşı kusur işlememek için.
Sevdiğimizin gönlünde kalmak, insanların gönlüne girmek dileriz; sevdiğimizi, gönlümüze gizleriz; bir ikramda bulunurken: «Gönlümüzden koptu.» deriz. Dostlarımıza: «Her şey gönlünüzce olsun.» diye dua ederiz;

Ne İstanbul koydum, ne de Konya’yı,
Gönlüme münasip yâr bulamadım.

diye türkülere dökeriz içimizi.
«Bu işin olacağı gönlüme doğmuştu.» deriz, gönülle sezeriz olacakları, «gönlünün dümeni bozuk»sa, gönlünü bize açmasını isteriz ve: «Gönlünü serin tut!» diyerek moral veririz insanlara, «gönlü kararmasın» diye. Biliriz ki «gönlün de yazı, kışı var»dır;

Kara gündür gelir geçer,
Gamlanma gönül gamlanma.

diye feryat etmesi bu yüzdendir âşık Karacaoğlan’ın. Kimseye dökemediğimiz derdimizi ona açarız;

Gönül gel seninle muhabbet edelim,
Araya kimseyi alma sevgilim.

diye…
«Gönül düşürdük» mü bir güzele, «gönlünü çelmek» isteriz hemen. «Gönlü var mı?» diye sorarız. «Gönül rızâsı»yla olmayan bir işin bize hayrı olmayacağını biliriz. Sonuna kadar umudumuzu kesmeyiz «gönül bağladık»larımızdan. Kavuşamasak da emellerimize, «avuturuz gönlümüzü» hayalle. Gözden ırak olmaya katlanırız da, «gönülden ırak» olmaya tahammül edemeyiz, daralıverir gönlümüz. «Gönülden gönüle yol vardır.» çünkü mesafeleri aradan kaldıran. Yeter ki sevgili «gönlünden çıkarmasın.» bizi, biz mesafeleri kaldırırız aradan. En çok «gönül çeker yaradan.» «Göz görmeyince gönül katlanır.» ama gün olur «ferman dinlemez gönül.» Erzurumlu Emrah’ın diliyle;

Gönüldeki dert ilâcı
Ya bulunur ya bulunmaz

diye sırdaş oluruz dağlarla. Biliriz ki insan kocasa da gönlü kocamaz. Her mevsim okşanır gönül. Gönül de terbiye ister konacağı yeri iyi bilsin diye… “Güzel çirkin aranmaz a canım gönül düştüğü yerde vay” der bir mânimiz. Her nesnenin pası silinir yeter ki gönlümüz pas tutmasın.
«Gönül kimi severse dünya güzeli odur.» deriz. Güzellik bakan gözde, gönüldedir. Âşık Veysel boşuna mı;

Güzelliğin on par’etmez,
Bu bendeki aşk olmasa.
Eğlenecek yer bulaman,
Gönlümdeki köşk olmasa.

diye feryat eder?
Her işin başı gönüldür. «Gönülsüz namaz göklere ağmaz.», «Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır, ya baş.» denmiştir. Sağlığın da, ibadetin de başı gönüldür.
«Gönül birliği» içinde olmaktır, en büyük arzumuz. Hiç olmazsa «gönül bağı» kopmasın isteriz. «Ganî gönüllü» insanlar başımızın tâcıdır da, gönlü dar olanlara bizde de yer yoktur. «Cân u gönülden» verilen bir selâm sînemizde konaklarken gönülsüz verilen ziyafet karnımızı ağrıtır. «Gönül ferahlığı»nın yerini hiçbir şey tutmaz. Yunus ne hoş söylemiş;

Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gördük
Yaratan’ından ötürü

Şahdamarımızdan daha yakın olanın ulu hatırına yaratılmışları seven, kararan dünyamızı soylu ışıklarıyla aydınlatmak için «gönüller bir olsun» diye yollara düşen gönül erlerine selâm olsun…