Denge Bozuldu

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)

Bastırdı karanlık, güneşin hâlesi solgun,
Besbelli gurup vakti yakın, gölge bozuldu.
Baştan başa dünyâyı sarıp kapladı salgın,
Kurtulmadı hiçbir yeri, her bölge bozuldu.

Kaptanlarımız görmedi buzdağları kat kat!
Sarhoş ki dümen, ibrede kayboldu hakîkat,
Vicdân idi, irfân idi, insâf idi heyhât;
Âfetleri bildirmedi, gösterge bozuldu!

Mahlûku sayıp, hep kaçarak Hâlık adından,
Elbet uçamaz mahrum iken aşk kanadından,
Doldurdu ne bulduysa, habersizdi tadından,
Hazmetmedi hak bilgiyi, kaç bilge bozuldu!

Hiç zulme alâmet mi olur mühr-i Süleyman?
Bir dîn-i muhabbet mi çıkar öfkeli haçtan?
Şiddet mi demektir şu selâm dînine îman?
Binlerce yılın damgası çok simge bozuldu!

«Islah ederiz biz!» diyerek bozdu bozanlar,
Yaklaştı kıyâmet, görünür işte dumanlar,
Dâvet edeceksin ama dâvâyı kim anlar?
Öz, öz diyerek dilde de en özge bozuldu!

Nefsin bütün istekleri serbest oluyorsa;
Şeytan bile hayrette kalıp mest oluyorsa;
Hayret değil iklîmimiz alt üst oluyorsa;
Bastırdı demek ehl-i hevâ denge bozuldu!

Bildik ki bu dünyâ beşerin mülkü değilmiş,
Kevn, âlim-i esmâ diye insâna eğilmiş,
Tâlî, şu bilim, fen… dediğin türlü cehilmiş,
Heyhât onu ispât edecek belge bozuldu!

Yâ Rab, yeniden yaktı yakanlar onu ammâ,
Dünyâmızı Sen kıl bize «berden ve selâmâ»

Vezni: mef’ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün