Kemerlerinizi Bağlayın! Değişiyoruz!!!

Mahmut ALPİR alpir26@yuzaki.com

Çok sihirli bir kelime şu değişim. Herkesin dilinde o var, son zamanlarda. Kelimeler arasındaki kullanılma oranı da çok yüksek. Hele gençliğimiz arasında farklı bir güce sahip arasında farklı bir güce sahip olunca, sonuçlar da hiç olumlu olmuyor. Meselâ insanlar, rastgele her şeylerini değiştirmek istiyorlar. Ama bir değiştirilecek şey var, bir de değiştirilmeyecek değil mi? Bizde moda dünyasından bir emir gelir: “Bu sene böyle giyiniyoruz; değişin.” Hemen ahalide bir değişme ve değiştirme telâşıdır başlar. İhtiyaçmıydı, değilmiydi? Hiç sorulmaz. Yakıştı mı, yakışmadı mı? O da sorulmaz. Yeter ki değişim olsun… Afedersiniz, bir şey daha var: Beş fazla olsun ama, ille de marka olsun.

Herkes bu değişim ve marka rüzgârına kapılmış gidiyor mu? Bir biz miyiz değişimden habersiz kalan? İnsanlar değişime gerçekten ne kadar açık veya kapalı? Nereye kadar değişebilirler? Olmaz mı efendim? Moda söylentisiyle insanların üzerinden paralar kazananlar hiç değişmiyor meselâ. Değişmeye de hiç niyetleri yok.

–İyi günler beyefendi.

–İyi günler efendim.

–Değişim ve marka ile ilgili birkaç sorumuz olacaktı, ne dersiniz?

–Eskiden konuşmazdım ama artık değiştim; konuşabilirim.

–İyi ne güzel… Sahip olduğunuz şeylerden nelerinizi değiştirebilirsiniz?

–Meselâ çoraplarımı değiştiriyorum.

–Canım onu herkes değiştiriyor.

Kokunca mecbursun.

–Öyle deme abi, onu değiştirmeyenler de var.

–Diyelim ki dostların. Kolay değiştirir misin dostlarını?

–Dostlar da değişti artık. Eski dostlar olsa değiştirmem.

–Siz eski dostlardan mısınız?

–Bilmem. Dostlara sormak lâzım.

–Peki, zevklerinizi değiştirebilirmisiniz?

–Ne gibi?

–Kıyafet gibi…

–Kıyafetimi iyi seçerim arkadaş. Belli olmuyor mu?

–Olmaz mı, hem de nasıl. Neye göre seçiyorsunuz kıyafetinizi?

–Moda dergilerini takip ediyorum.

–Moda dergileri kimi takip ediyor?

–Bilmem ki, pek dikkat etmedim.

–İnsan takip ettiği şeyin kendisini nereye götürdüğüne bakmaz mı hiç?

–Bindik bir alâmete gidiyoruz kıyâmete. Moda önde, biz arkada gidiyoruz işte.

–Modanın önüne geçmeyi hiç düşünmediniz mi?

–Kardeş yetişemiyoruz ki, sen öne geçmekten bahsediyorsun.

–Bırak o zaman nereye giderse gitsin.

–Bırakmak da olmuyor ki abi. Eski moda elbise mi giyelim?

–Dostların eskisini tercih etmiştiniz ama.

–O dost, elbise değil ki.

–Elbisenizle dost olmayı başaramadınız mı yoksa?

–Elbiseden dost olur mu?

–Bence olur. Güzelliğimi artıran, kusurlarımı örten bir şey nasıl dost olmaz ki?

–İlginç. Ne yani hiç mi değiştirmeyelim elbiselerimizi?

–Değiştirin de buna siz karar verseniz. Moda dergileri değil.

–Zaten çok fazla değiştirmiyoruz ki, ayda bir falan.

–Ayda bir, fazla değil mi yani?

–Siz haftada değiştirenini görmemişsiniz gâliba?

–Modaya ayak uyduracağınıza, kıyafetinizi kendinize uydursanız daha iyi edersiniz. Çünkü size hiç yakışmamış. İsterseniz moda derginizi de değiştirin.

–Yakışıp yakışmaması önemli değil. Bu sene moda bu…

–Hem bu göğsünüzdeki yazının anlamını biliyor musunuz?

–Hayır, bilmiyorum. İngilizce gâliba.

–Seneye de çuval moda olsa giyer misiniz?

–O kadar da olmaz canım.

–Olacakmış, sağlam bir tüyo aldım. Üzerinde de Türkçe bir yazı olacakmış.

–Nedir o?

–Net elli kilo…

–???

–Teşekkürler beyefendi.

Son noktayı Hazret-i Mevlânâ ile koyalım isterseniz: “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok.”