ZALİMİN MAZLUMLUĞU VASİYET 36

Dr. Âdem AKIN  –  Muhammed YETİM 

Zalim de olsa, mazlum da olsa kardeşine mutlaka yardım et. Zalime yardım şu cihetledir ki; şeytan o kardeşinin kalbine başkasına zulmetmesi için vesvese vererek ona zulmetmiş ve o da şeytanın bu vesvesesine kapılmakla mazlum durumuna düşmüştür. Sen, şeytanın bu vesvesesini defetme yolunda ona yardımcı ol. Senin ona bu yardımın, ancak o kişi kalbine fısıldanmış vesvesenin tesiriyle mazlum durumuna düştüğü ve böylece sahip olduğu hidâyet nûruyla arasına bir engel peydâ olduğu içindir. O, dalâlet üzere şeytanla pazarlık etmiş ve hidâyet karşılığında dalâleti satın alarak zalim yaftasını takınmıştır. İşte sen bu kardeşine nasihat üslûbuyla durumu izah et ve bu alışverişin şeriatçe feshedilmiş, geçersiz bir anlaşma olduğu fetvasını bildir. Bu alışverişten zarar ettiğini ve ticaretinin kesat bir alışverişten ibaret olduğunu anlat. Bu yardımın sebebiyle umulur ki o kişi bu zulmünden vazgeçer ve şeytanla olan alışverişini feshetmek sûretiyle tevbe yolunu tutar.

Allah Teâlâ bu tür kişiler hakkında şöyle buyurmaktadır:

“İşte bunlar, öyle kimselerdir ki hidâyet mukābilinde dalâleti satın almışlardır da ticaretleri kâr etmemiştir. Onlar hidâyete de ermiş değillerdir.” (el-Bakara, 16)

Senden yardım talebinde bulunan kişiyi de asla geri çevirme. Allah Teâlâ, senin yardımından tamamen müstağnî olmakla birlikte:

“Eğer siz Allâh’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder.” (Muhammed, 7) buyurmakta ve bütün istiğnâsına rağmen (yine senin hayrına olmak üzere) senin yardımını talep etmektedir.

Ayrıca kendin de zulme düşüp zalim olmaktan şiddetle sakın. Çünkü zulüm, kıyâmet gününde sahibini zifirî karanlıklar içinde bırakacaktır. Karanlıklar içinde yürümeye mahkûm bir kişi de ansızın bir çukura yuvarlanıp gitmekten veya yırtıcı bir hayvanın pençeleri arasında helâk olmaktan bir an bile emin değildir.

Benim sana tavsiyem şudur ki:

Allâh’ın hiçbir kulunu asla hor görme, zira Allah Teâlâ hiç kimseyi horluk üzere yaratmamıştır.

“Allâh’ın hiçbir mahlûkunu asla hor görme

Bütün sözler sana ulaşsa da bil ki, herkesin bir kıymeti var.”

Bu ne densizliktir ki, Allah Teâlâ bir mahlûkuna inâyet edip, onu yokluktan varlık âlemine getirmekle var ediyor; sen ise çıkıp o var edilmiş şeyi hakir görmeye kalkıyorsun! Bu haddini bilmezlik, var edeni abesle itham edip hakir görmekten başka nedir! Aman Allâh’ım! Cahillerden olmaktan Allâh’a sığınırız! Bu vaziyet, büyük günahların en büyüğü olsa gerek!

Her ne varsa Allâh’ın bir nimetidir ve Allâh’ın bütün kulları -her ne hâl üzere olurlarsa olsunlar- bu nimetlerden istifade ettirilmektedir.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Komşunuza hediye ettiğiniz hiçbir şeyi gözünüzde küçümsemeyin. Velev ki o şey, bir koyun tırnağı olsa bile…” (Buhârî, Hibe, 1)

Küçümsemek, cehâletten başka bir şey değildir.

Asla lânet okuyan, sövüp duran ve bağırıp çağıran bir kişi olma. Bir mü’mine lânet okumak, onu öldürmekten farksızdır.

Anlatılır ki, İsa -aleyhisselâm-’ın karşısına bir gün âniden yabanî bir domuz çıkmış, Hazret-i Kelîmetullâh’ın ise ona karşı ilk sözü;

“Selâmetle yoluna git!” cümlesinden ibaret olmuştur. Niçin böyle söylediğini sual eden kişilere de şu hikmetâmiz cevabı vermiştir:

“Dilim hayırlı sözden başkasına alışmasın istedim.”

İşte kardeşim, sen de böyle güzel sözlü bir âdem olmaya bak.

Bir şiirimde şöyle demiştim:

“Bütün insanlar bir sözden ibarettir, sen işitilmiş sözlerin en hayırlısı olmaya bak.

İnsanların elinden sana bir diken batacak olursa, bu dikenlere karşı kuvvetli bir kalkan ol.

Eğer insanlar arasında bu hâl üzere bulunursan, vallâhi sen insanlara faydalı bir lider hâline gelirsin.

Muma bak ki, ezâ ve cefâsı ancak kendisine dokunmakta, dışarıdan bakanlar için de bir nur kaynağından ibaret bulunmaktadır.

Senin kıymetsiz bildiğin nice nesne vardır ki, ondan mahrum olanlar için büyük birer nimettir