DEMİRİ İNDİRDİK!

Ömer Sâmi HIDIR samihidir@gmail.com

 

Yeryüzünde demir olmasaydı, insanlık bir medeniyet inşâ edebilir miydi?

 

Demirin tarih ve medeniyetteki önemi çok büyük. 

 

Eğer demir olmasaydı, dünya üzerindeki teknik seviye, basit tahta araçların ötesine geçemeyecekti. 

 

Mukavemeti yüksek bu element; binalarda, makinelerde, gemilerde, arabalarda, telefonlarda, mutfakta ve hemen her yerde kullanılmaktadır.

 

Tarihin akışında döküm topların harbin seyrini değiştirdiği görülmüştür. 

 

Kendi vücudumuza baktığımızda ise demirle iç içe olduğumuz görülür. Oksijenin taşınmasından sorumlu olan hemoglobinin yapısında ve solunum enzimlerinin çoğunda demir bulunur. Yani demir olmadan nefes almamız mümkün olmayacak, son derece yakıcı olan oksijen atomları kontrol edilemeyecekti. 

 

Âyet-i kerîmede buyurulur:

 

“Kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok fayda bulunan demiri Biz indirdik.” (el-Hadîd, 25)

 

YILDIZ: ELEMENT FABRİKASI

 

Kâinatta parçacıklardan sonra ilk yaratılan element, ağır hidrojendir. Sonra hidrojenler birleşip helyumu oluşturmuştur. Peki; o zaman, diğer gezegenlerde ve dünyamızda bulunan karbon, bakır, kükürt vesâir birçok element nasıl oluşmuştur? 

 

Yıldızları, güneşin kütlesini baz alarak sınıflara ayırmak mümkündür. Güneş; sadece hidrojeni, helyuma dönüştürebilecek kütleye sahiptir. 

 

Sekiz güneş kütlesine sahip olan yıldızlar, demire kadar olan elementleri üretebilir. Tabiî çekirdek sıcaklığının da 100 milyon derecenin üzerinde olması gerekir.

 

Yirmi güneş kadar büyük yıldızların içi, katman katman farklı elementlerle doludur. 

 

Bu üretim, atom çekirdeğinin büyüklüğü belli bir noktaya gelene kadar artarak devam eder. Sonra yıldız kararsız hâle geçer. 

 

O âna kadar üretim yapıp çevresine ısı veren yıldız; demirden sonraki elementi üretecek enerjiyi bulamayınca, sistem tersine döner ve bütün yıldız çekirdeğe çöküp, müthiş bir patlama ile o zamana kadar üretilen elementleri çok geniş bir sahaya savurur. 

 

Bir son gibi görülen ve adına süpernova denen bu patlama, yeni yıldızların oluşumu için bir başlangıç olur. Dünyamızdaki hassas denge için; çeşit çeşit elementlerden, yeterli miktarda bulunması gerekir. Bunun için 4-5 defa kümelenme ve patlama olduğu tahmin ediliyor.

 

Böylece Büyük Patlama’nın (Big Bang) ardından geçen dokuz milyar yılda, bu şekillenme tamamlanmış ve dengeli bir kıvam ile tam bizim hayat süreceğimiz saha oluşmuştur. 

 

DEMİRİN BİRİNCİ İNDİRİLMESİ

 

Âyet-i kerîmede demirin indirildiği ifade edilmekte; fakat biz demir dâhil bütün metalleri, topraktan çıkarmaktayız. İlk bakışta bir tezat gibi görülen bu durumu, kadîm müfessirler; “Demiri ikram ettik.” mânâsı vererek çözmeye çalışmışlardı. Hâlbuki demirin gerçekten de 4 farklı zamanda ve 4 farklı şekilde indirildiği anlaşılmıştır.

 

Öncelikle kendi güneş sistemimizi ele alalım. Yıldızlararası ortamda, atmosferden bile hafif bir durumda bulunan dev bir bulut düşünün. İçerisinde demir dâhil birçok element bulunan bu bulutlar; belirli bir büyüklüğe ulaşınca, sebebini bilmediğimiz bir şey onu tetikleyip çökme başlıyor. Devamlı sûrette çöken gaz hem sıkışmakta hem de ısınmakta. 

 

Neticede merkezdeki sıcaklık altı milyon dereceye ulaşıp, nükleer tepkimeler başlıyor ve bu an, yıldızın doğuşu kabul ediliyor. Bu safha demirin ilk indirilmesi.

 

İKİNCİ İNDİRİLME

 

Bundan sonra dünya tamamen magma hâlinde iken, ağır olan metallerin çekirdeğe çökmesi ile, demirin ikinci indirilmesi gerçekleşir. 

 

Demir ve ondan ağır olan metaller; merkezde katılaşıp çekirdeği oluştururken, ondan hafif olan granit, sütün üzerinde biriken kaymak gibi katılaşıp soğumuş ve kıtaları oluşturmuştur. 

 

Dünyanın manyetik alanı çekirdekte oluşmakta ve kalkan vazifesi görüp; bizi güneşten ve diğer yıldızlardan gelen kozmik ışınlardan, serbest dolaşan elektron, proton ve alfa parçacıklarından korumakta. Eğer bu kalkan olmasaydı, zararlı parçacıklar dünya atmosferini zamanla süpürerek inceltecek ve hayat olmayacaktı.

 

ÜÇÜNCÜ İNDİRİLME

 

Burada akla şu sual gelmekte:

 

Demirin tamamı çekirdeğe çöktü ise, çıkardığımız demir nereden geldi?

 

Dünyamızda yaşanmış olan ayrışma yani ağır metallerin merkezde toplanması, aynı zamanda asteroit denilen gök cisimlerinde de olmakta ve dolayısıyla onların da demir, bakır veya kalsiyum çekirdeği olabilmekte. 

 

Ayın dörtte biri, beşte biri kadar kütleli olabilen bu cisimler, birbiri ile çarpışıp parçalanıyor ve çekirdekleri dağılıp savruluyor. Bunlar daha sonra gezegenlere düşüyor. Dünyanın ilk birkaç milyar yılında, bu türlü asteroit düşmeleri çok olmuştur. 

 

Bu çarpmalar ay sathında da olduğu için, orada da birçok kraterin böyle oluştuğu görülmekte.

 

Şu hâlde bizim kullandığımız demirin, asteroitler ile geldiğini biliyoruz. Buna diğer madenleri de ilâve edebiliriz. Altın, krom ve bakır madeni olarak bildiğimiz yataklar; aslında dünyaya binlerce yıl önce çarpmış olan gök cisimlerinin düştüğü yerler.

 

DÖRDÜNCÜ İNDİRME

 

Son indirme ise hâlen devam eden farklı bir lütuf. 

 

Tarım yapılan arazilerde; bitkiler topraktan beslendikçe, toprak mineral bakımından zayıflar. Bu sebeple çiftçiler, her sene aynı ürünü ekmek istemezler.

 

 Diğer taraftan tarım yapılmayan çöller ise âdeta mineral deposudur. Demir, nikel, magnezyum gibi birçok mineral açısından zengin olan bu bölgelerden havalanan rüzgâr, bunları farklı bölgelere taşıyıp yağmurla tekrar yeryüzüne indirir. Böylece tarım arazileri tekrar zenginleşmiş olur. Bazen arabaların üzerinde fark edip; «Çamur yağmış» dediğimiz bu durumun hikmeti budur. Dünya üzerinde hiçbir şey sebepsiz yaratılmamıştır. Çöllerin varlık sebebinin bir hikmeti de budur. Hattâ bu yüzden; «Sahra çölü olmasaydı Amazon ormanları da olmazdı!» denir.1

 

Bu hakikatler; aczimize ayna tutarken, kibrimizi eritmekte ve bize bunca nimetleri ihsân eden yüce Rabbimiz’e karşı tam olarak îfâ edemediğimiz kulluğumuzu hatırlatmakta. 

 

________________________

 

Prof. Dr. Zeki EKER ile yapılan; “Astrofizikçilerin 80 yıldır çözemediği problemi çözdü! Meğer demir 4 kere indirilmiş.” isimli röportajdan istifade ile hazırlanmıştır.

 

Zeki EKER, “«Demiri Biz İndirdik» Meâlindeki Âyetin Yorumu Üzerine”, Katre Uluslararası İnsan Araştırmaları Dergisi, sa: 14, 42-72. 29.12.2022.

 

Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN, Demir ve Hayat, Zafer Dergisi,   sa: 407, 2010.