ELBET TÛRAN ELE BAHAR, YAZ GELİR

NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ) niyazkar@gmail.com

 

Dünyanın çivisi çıkmış yerinden,
Yerine çakmaya gücüm az gelir.
Kâfirlerin farkı yok birbirinden,
Mazlum ezmek îmansıza haz gelir.

Savaştan, vahşetten bağırlar yanık,
Nemrutlar yüzünden bîzar insanlık,
Yargısız infaza, cellâtlar tanık;
Ölüm fermanları ondan tez gelir.

Cihan Şeddatların cenderesinde,
Gün doğmaz mağdurun penceresinde,
Taş kaynar yetimin tenceresinde;
Saray sofrasına her gün kaz gelir.

Zaman desen belli, bir âhirzaman,
Geri döndürmeye yetmiyor güman,
Kralın zulmünden millet el-aman;
Çile yumak yumak, ezâ cüz gelir.

Bu ahval nicedir? Sorarsan bana,
Sürü teslim olmuş hırsız çobana,
Çam sakız koymuşlar azmış çıbana;
Her türlü yanlışa yalan söz gelir.

Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece,
Çözümü bekliyor nice bilmece,
Esir illerimde ağıt, her hece;
Feryatlar, figānlar bire yüz gelir.

Böyle yaşamaya ne desem bilmem…
Hükmümüz yiteli bir daha gülmem,
Uzanıp yetimin yaşını silmem;
Anasız, babasız ocak buz gelir.

Yüce dağdan inmez duman ile kar,
Kahırlı başımdan eksilmez efkâr,
Niyazkâr metin ol, Hakk’ın son karar;
Elbet Tûran ele bahar, yaz gelir!

 

10 Şubat 2024