NASIL BİLİRDİNİZ?

Kemal AKGÜL kemalakgul1903@gmail.com

 

 

Musallâ üstünde yatan şu mevtâ!

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

Çıkarı olunca yapmazdı hata!

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Ağzınızdan çıkan söze bakarım,

Ben tertemiz bir kenara çıkarım,

Böylece vebâli size yıkarım;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Dünya işlerinde gayet gayretli,

«Çalışmak ibâdet» derdi rahmetli,

Namaz, oruç ona göre zahmetli;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Kurban keser, keçi yahut koyunu,

Ayırıp vermezdi fakir payını,

«Diyet» diye görür oruç ayını;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Gözü şöyle sağa-sola bakardı,

Ayağı tarlada sınır kakardı,

Her münakaşada haklı çıkardı;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Haramı helâli fazla seçmezdi,

Meyve görse uzanmadan geçmezdi,

Beleş olmadıktan sonra içmezdi;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Haftada bir camimizden geçerdi,

Farzını kıldıktan sonra kaçardı,

Namaz kılmaz, kuş misâli uçardı;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Gerçek dostu yoktu, adam satardı,

Onun bunun arkasından atardı,

Bir lâfın yanına, üç-beş katardı;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Müslümandan başkasına çatmazdı,

Her haltı yer, hiç günaha batmazdı.

Kalbi tertemizdi, leke tutmazdı;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?

 

Ufak ufak başlamıştı niyâza,

Bağışlanmak için gitmiş hicaza,

Öyleyse duralım haydin namaza;

Nasıl bilirdiniz? İyiydi he mi?