ÂFET DEĞİL FELÂKET

CELİL (Halil GÖKKAYA) halilgokkaya@gmail.com

 

 

Böyle âfet hiç görmedim hayatta,

Enkazlar içinde kaldı Türkiye’m…

Sabah gün doğmadan altı şubatta,

Dipsiz dehlizlere daldı Türkiye’m…

 

Bu nasıl bir cinnet, nasıl hareket,

Dört yanda feryatlar, her yerde ceset!

Bu zelzele, âfet değil felâket;

Onulmaz yaralar aldı Türkiye’m…

 

Bir değil, beş değil; on ili gezdi,

Kış günü canları toprağa dizdi,

Evlâdı anadan koparıp ezdi;

Ayrılık zilleri çaldı Türkiye’m…

 

Tuz oldu yıldızı, toz oldu ayı,

Kıyâmet vuruşu, katliâm fayı!

Maraş, Malatya’yı, Antep, Hatay’ı,

Ağıttan ağıda saldı Türkiye’m…

 

El ele tutuşup toplandı herkes,

Tırnakla kazarak aradı nefes,

Betonlar, demirler ses vermiyor ses!

Başına toz duman doldu Türkiye’m…

 

Türküler, hoyratlar, ağıtlar gitti,

Hayaller, emeller, yiğitler gitti,

Analar, babalar, evlâtlar gitti;

Güllerin açmadan soldu Türkiye’m…

 

Yedi düvel, gece-gündüz bir arı,

Türk halkı cömertçe serdiler varı,

İğneyle kazdılar dev binaları;

Her ile seferber oldu Türkiye’m…

 

Bütün katlar hep üst üste bindikçe,

Nice bina cehenneme döndükçe,

Yıkıntılar arasına indikçe;

Başına ne hâller geldi Türkiye’m…

 

Diyarbakır ağlar, Urfa bir yanda,

Bir nefes, bir umut beklerken canda,

Aç susuz günlerce göçük altında;

Kaç kere dirildi, öldü Türkiye’m…

 

Yağmacılar hiç gün yüzü görmesin!

Yeter ki bir zede; «Burdayım!» desin,

Rabbim devletime zeval vermesin!

Kardeşlik yolunda seldi Türkiye’m…

 

Celil’in gözyaşı kan olmuş damlar,

Allâh’ım biter mi hüzünler, gamlar?

Yıkılan yuvalar, dökülen camlar;

Bağrını kaç yerden deldi Türkiye’m…

Tarifsiz ibretler aldı Türkiye’m…