MEVLÂNÂ’NIN GAZELLERİNİ TÜRKÇE SÖYLEYİŞ -20- HER YERDE BİR MEST, ELDE BİR MEY KÂSESİ!

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com

 

 

Körkütük olduk, ne mümkün böyle bulmak hâneyi,

Yalvarıp kaç kez dedim, doldurma son peymâneyi!

 

Vâkıâ âkil bir insan görmedim âlemde ben,

Andırır herkes bir ipten kurtulan dîvâneyi.

 

Gel de birkaç söz edip öğren, nedir can lezzeti?

Can nasıl lezzet alır, söyletmeden cânâneyi.

 

Gördüğüm her yerde bir mest, elde bir mey kâsesi,

Yol açar en başta sâkî, gösterir meyhâneyi.

 

Her işin meydir senin, mâdem adanmışsın ona,

Gayra vermekten sakın, mestin olan bir dâneyi.

 

Rast geldim hâneden çıktıkta dün bir meste ki,

Andırır her tavrı bir gülşen ve bir kâşâneyi.

 

«Hangi ildensin?» dedim; «Nerden gelirsin sen?» dedi:

Gerçi Türkistanlıyım, geçmem fakat Fergāne’yi.

 

Bir yarım candır benim, dîger yarım toprak ve su,

Bir yarım deryâyı ister, bir yarım dürdâneyi.

 

«Gel!» dedim; «Ben dostunum, ayrılma dostundan!» dedi:

Bilmem aslā ben, ayırmam dosttan bigâneyi.

 

Baş açık bir âşığım ben, derd ü gam yurdundanım,

Şimdi şerh etsem mi dersin gamla dolmuş sîneyi?

 

Bir kütükten eksik olmaz böyle bir dilber seven,

Bak nasıl andırdı, inlerken kütük dâhî «ney»i.

 

__________________

* Men bîhod u tû bîhod, mâ-râ ki bored hâne?

Men çend türâ goftem kem hor dü-se peymâne.

matla‘lı gazel. (Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr -Seçmeler-, nşr. Şefik CAN, Ötüken, İst, 2000, III, 220; V, 2309)

vezni: fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün

 

6-7 Kasım 2021, Konya