211. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

Ziya Paşa demiş ki:

 

Tagayyür eylemiştir âlemin ol rütbe ahlâkı,

Bize nakli tevârîhin gelir gûyâ yalan şimdi.

 

Dil de tagayyür ettiği için îzah etmek mecburiyetindeyiz: 

 

“Zamânenin huyu, karakter ve şahsiyeti o kadar değişti ki; geçmiş zamanlardan bahseden tarih kitaplarında bize nakledilen güzel ahlâka, edebe, üstün fazîletlere ve fedâkârlıklara dair kıssalara kısık gözlerle bakıp; 

 

«–Yok canım! Aslı yoktur, uydurmadır, yalandır!» diyoruz.” 

 

Necip Fazıl’ın şu mısraları da, bu hızlı tagayyüre, hayretinin ifadesi:

 

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,

Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

 

Tagayyürağyâr ve gayr ile aynı kökten. Başkalaşmak demek. Yani bir tekâmül ve terakkî değil. Zarurî bir değişme değil. Aslından kopmak ve başkasına dönmektir yaşanan.

 

Nasıl oldu bu başkalaşma? 

 

Ne garip ki, bugün problemin fâilinden çare bekliyoruz. Hasta eden hekimden derman bekliyoruz. Ülkemizde batılılaşmanın tarihi, yabancı mektepler ve mekteplerin özümüze yabancılaşması ile yazılır. Evet; «Koç yiğit düştüğü yerden yine kalkar ayağa…» diyerek, çareyi elbette eğitimden bekleyeceğiz. Ama bu hâliyle, mevcut yapısıyla, hâlihazırdaki zihniyetiyle mümkün mü?

 

Tagayyüre karşı, asâlete, öze dönüşedir çağrımız:

 

İmtihan yurdu / mekteb-i âlem olan bu dünyada, ders kitabımız ilk emri ile; «Oku!» diyen Kur’ân-ı Kerim:

 

KUR’ÂN EDEP TÂLİMİDİR…

 

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; hadîs-i şeriflerin ışığında hayâ ve edebin, insanın ahsen-i takvîm kıvâmını korumasındaki zarûrî yerini ifade etti.

 

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Gerçek Şifâ ve Huzur İslâm’dadır.» başlıklı makalelerinde, dertlere çarenin yaban ellerde aranmasına karşı îkaz ediyor. Dertlerin sebeplerine eğilmeye davet ediyor.

 

Kıssalarda medeniyetimizin hürmet ve edep esasları var: Edebâlî’den edep alan Osmanlı’yı yükselten sır: Hürmet ve Edebin Bereketi. 

 

Dosyamızda eğitim dünyamıza derin bakışlar var: 

 

Müfredat teklifleri ve İmam Hatip Liseleri müfredatının bir örnek olarak ele alınması… 

 

Değerler eğitiminin tarihçesi, muhtevâsı ve ikāme edilmek istendiği yeri ne kadar doldurabileceği…

 

Eğitimin mektepte değil, ailede başlaması vurgusuyla, aile ve toplum dinamiklerimize konmak istenen dinamitler… 

 

Dînî eğitimde selefîleşme tehlikesi… 

 

Namazın tarihçesine ve Kur’ân ile sağlam irtibatına inerek okunması… 

 

Güzel ahlâk eğitiminde misaller: Tevâzu, öfke kontrolü, çevreyi muhafaza üzerine aynı zamanda birer eğitim dokümanı olan yazılar…

 

Edebiyatı; sadece bir iştikak bağıyla değil, bir var oluş gayesi irtibatıyla «edeb»e bağlı kabul eden şairlerimizin şiirleri de edep tâlimine katkıda bulundular. 

 

Yeni eğitim öğretim yılında edep tâliminde mesafe alınması dileğiyle… 

 

Yüzakıyla…