ÂLEM-İ İSLÂM

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com

 

Müslümanlar olarak -ortada târîh işte-
Düşmedik hiç bu kadar acze inan geçmişte.
Ne Moğollar sel olup Asya’da akmakta iken,
Ne de müstemleke tüm âlemi yakmakta iken…
Yere düştüyse dahî sancağımız bir yerde,
Göğe çektik onu coşkuyla diğer yerlerde.
Haçlılar bir-iki yer alsa da râm oldu yine,
Zengi’mizden, Kılıçarslan ve Salâhaddîn’e!
Şark’ı baştanbaşa geçtiyse de vahşetle Tatar,
Ayncâlût ve Maraş onlar için oldu mezar!
Bir taraftan yitirirken güzelim Endülüs’ü,
Öteden fethedip aldık koca bir Engürüs’ü.
Merhamet yoksunu müstemleke devrinde bile,
Attık işgalciye ibret olacak bir sille!

Şimdi lâkin koca bir âlem-i İslâm’a bakın!
Haysiyet kurtaracak işleri artık bırakın,
Ümerânın çoğu küffâra uşaklık ediyor,
Ulemâdan kimi onlarla bir olmuş gidiyor…
Çoğunun yurdunu sarmış; eziyet, baskı, zulüm…
Âdiyattan sayılır gasp, cinâyet ve ölüm!
Yön veren halka cehâlet ve taassup ancak,
Bakıyor her biri yek-dîgere düşman olarak
Kimi mezhep, kimi üstünlük için dökmede kan
Bu kadar bilmem ucuz oldu mu târih boyu can?
Bu nasıl bir susamışlık ise yâ Rabbi kana,
Kuduran Hafter’i durdurmadı hattâ korona!

Şîa Sünnîleri hiç koymamak azmiyle keser,
Az değil aynını yapmak dileyen Sünnîler…
Biri -Allah korusun- erse bu korkunç emele,
İhtilâflar bitecek, son bulacak sanki çile!
İhtilâf son mu bulur hâlbuki oldukça akıl,
İş, muhâlifle barışmak ve geçinmekte asıl!
Bu akıl çünkü değil cins-i beşerden daha az,
Ve o âlet çalışır başka her insanda biraz!
Savunur her biri bir başka görüş, başka fikir,
Biri yekdîgeri tutmaz, o kadar çok değişir.
O zaman olmalı insan ya tamâmıyla deli,
Ya muhâlifle nasıl hoş olunur bellemeli!
İhtilâf halli için harp ise tercîhin tek,
Bil ki ömrünce senin harplerin bitmeyecek!
Girecek hânene düşman yaparak bin hîle,
Seni sulh etmek için belki de ev halkı ile.
Apaçık gördüğümüz vak‘adır artık bunlar,
İşte ibret alacaksak, olur ibret bu kadar:
Altı yüz bin sivil ölmüş yalınız Sûriye’de;
Kan dokuz yıldır akar, akmaya doymaz yine de!
Onca can bir kişinin hırsına kurban gitti,
Kaçtı halkın çoğu bir yerlere hicret etti.
Yine el çekmedi bir gün bile zâlim kandan,
Demiyor; «Kalmadı hükmetmeye kâfî insan!»

Zâlimin zulmüne aptallık olur şaşmak ama,
Görmemek zulmü nasıl sığdırılır İslâm’a?
Gücünüz yok diyelim zâlimi durdurmak için,
Bâri mazlumlara bir el uzatıp yardım edin!
O kadar servetin üstünde oturmaktasınız,
Bağlı ellerle neden öylece durmaktasınız?
Ehl-i İslâm’ın olan malları sarfetsenize!
Bakıyor zorda kalan kardeşiniz imdi size!
Arakan, Libya, Filistin, Yemen, Uygur, Somali…
N’olacak âlem-i İslâm’ın, İlâhî, hâli?

Kime dert anlatırım ben de, şaşırdım mı nedir?
Olsa bir âlem-i İslâm da etsem tekdîr!
Hani haksızlığa tepkiyle çıkan bir sesi yok,
Sanki ölmüş de varıp kaldıracak kimsesi yok!
Silinip kendisi, kalmış gibidir yalnız adı;
Bâri bir Âkif’i olsaydı da yas tutsaydı!

***
Sana râcî değil ancak bu şikâyet, bu yeis;
Saramaz çehreni aslâ o çöken kapkara sis.
Zâhirin-bâtının aydın senin, ismin Mehmet;
Ocağın sevgili Peygamber’e tâbî elbet!
Sensin ancak bu kırık kalbe tesellî yine, sen!
Olmasan şimdiye dek kahr ile ölmüştüm ben!
Sen ki, hendek kazan azgınları ettin ta‘kîb,
Gömdün açtıkları hendeklere ettin te’dîb.
Sen ki, hâinleri bir anda içinden attın,
Aynı sür’atle koşup kalkanı oldun Fırat’ın!
Sen uzattın yine «Zeytin Dalı» Afrin iline,
Engel oldun terörün böylece mel‘un eline.
Ra’sü’l-‘Ayn içti senin nurlu elinden barışı,
Ber-hayât oldu terörden arınıp her karışı.
O pınardan içerek kandı Telebyad da o gün,
Ettiler böylece gölgende berâberce düğün!
En son İdlib’de bahar meltemi oldun halka,
Düştü sillenle bütün karşı duranlar Hakk’a.
Yoktur arslanda o sînendeki çarpan yüreğin!
Bir çelikten bile kuvvetli, bükülmez bileğin!

***
Vur, tüm gücünle zâlime vur, Allah aşkına!
Vur, vur da gelsin arza huzur, Allah aşkına!
Çizmenle ez bu yurda musallat olanları,
Serhadde bir hisar gibi dur, Allah aşkına!
Corc’un, Dimitri’nin dağıtıp boz hesâbını,
Sen kendi hak nizâmını kur, Allah aşkına!
Vur, vur da can verip uyuşan müslümanlara,
Evvelki ihtişâmı duyur, Allah aşkına!
Allah yolunda can veren Arş’ın dibindedir,
Bekler melekler işte, buyur Allah aşkına!
İster dön, ister öl iki dünyâda mutlusun,
Bundan nasıl uzak durulur Allah aşkına?
Bir şahlanış seninkisi çoktandır özlenen,
Hârun’da olmasın mı sürûr, Allah aşkına?

vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün
(fâilâtün) (fa’lün)

vezni: mef‘ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün