TORUNLARA…
Bekir İsmet ÇİÇEK bekirismetcicek@gmail.com
Hep böyle yaşlıydı sanma dedeni,
Bizim de çocukluk hâlimiz vardı.
Görüp de aldanma çökkün bedeni,
Geçen nice gençlik yılımız vardı.
Derler ki; bizmişiz neşe kaynağı,
Bizeymiş herkesten sevgi sağnağı,
Gülücük sarınca tombul yanağı;
Gamzelenip açan gülümüz vardı.
Sırayla saymışız; bu el, bu ayak,
Bu ağız, bu buyun, bu göz, bu kulak,
Biraz sıkışınca dermişiz bıyak;
Ballar gibi tatlı dilimiz vardı.
Bir zaman geldi ki oyunla coştuk,
Oyunla sevinçli oyunla hoştuk,
Yürüdük, atladık, zıpladık, koştuk;
Uslu olanımız, delimiz vardı.
Mini mini birler olduk bir zaman,
Not ile sevindik, solduk bir zaman,
Takdir teşekkürle dolduk bir zaman;
Okuldan okula yolumuz vardı.
Bize de uğradı delikanlılık,
Peşin fikirlilik, heyecanlılık,
Zirvedeydi kuvvet ve de canlılık;
Eserdik, yağardık dolumuz vardı.
Akranla birlikte gittik askere,
Ses gelirdi ayak basınca yere,
Vatanımız için yattık sipere;
Tetikte bekleyen elimiz vardı.
Oğulduk, abiydik, babaydık biz de,
Vücutlar sağlamdı, güç vardı dizde,
Gayretle çalıştık her işimizde;
Yuvayı taşıyan kolumuz vardı.
Sanki bu hayata böyle mi geldik…
Ne ak saçlı idik ve ne de keldik.
Sevenin gönlünde ömre bedeldik;
Taraklar dolusu telimiz vardı.
Bükülü değildi beller eveli,
Mes’ûliyet sırta bindi bineli,
Hayatın yüküyle büktük bu beli;
Fidan gibi dimdik belimiz vardı.
Çocuklukta oyun, gençlikte şehvet,
Erginlikte telâş, meşgale, gaflet,
Yaşlılıkta kaçan fırsata hasret;
Oyalayan para pulumuz vardı.
Allah size ömür verirse eğer,
Yaşınız yetmişe, seksene değer,
Dersiniz, dedemiz haklıymış meğer;
Bizim de çocukluk hâlimiz vardı.