MERHAMET DOKUNUŞLARI

İbrahim ŞAŞMA ibrahimsasma@hotmail.com

 

O merhamet; Âdem’i, Âdem’den saydırandır;
Ham gönlün sevda ile aşk ile pişmesidir.
Bir sevda öpücüğü, an öylesi bir andır;
Kurumuş topraklara, katrenin düşmesidir.

O merhamet; mayadır, insanın hamurunda.
Tuttuğu yerde artık, ne kin vardır ne maraz.
Kalır mıydı bu cihan, zulmetin çamurunda;
İnsan sevdadan aşktan, pay alsaydı biraz.

Merhamet bir gül dalı, baharda düşen cemre;
Merhamet gönüllere, sevdâ dokunuşudur.
Bitimsiz bir şiirin, uyup ilâhî emre;
Ruhlara yazılması ve kalben okunuşudur.

Avucundan su içip, koynuna yaslandığım;
Anamın dertli bağrı, merhametle doludur.
Bir deli fırtınayken, durulup uslandığım;
Burası şefkat yurdu, bura Anadolu’dur.

Yetimin tebessümü, öksüzün murâdıdır;
Karanlık gecelerin, ardındaki sabahtır.
Merhamet düşenlere, el vermenin adıdır;
Kıyâmet ki garibin dudaklarında «ah»tır.

Cihanın bir ucunda, içli bir ağıt duymak;
Merhamet el demeden, bir olup ağlamaktır.
Merhamet aç gözetip, açla beraber doymak;
Ekmeği bölüşürken, kalpleri bağlamaktır.

Merhamet her adımda, Âdem’e yakışandır.
Bir çiçeğe basmamak, karıncayı gözetmek.
Kalplerin dal ucuna, aşk ile takışandır;
Ne mümkün o olmadan, insanlıktan söz etmek.

Çatlayan dudağıma, hayat suyu çeşmemde;
Merhamet ki gönlümün, burcundaki son sancak.
Kıyâmet kopsa bile, bu kaleden düşmem de;
O merhamet düşerse, ben de düşerim ancak.

Şefkatin kıtlığında sığamaz âciz beden;
Görmediğim her demde bu koca cihan dardır.
Ne mülkmüş ne de para, Âdem’i Âdem eden;
İnsanın insanlığı, merhameti kadardır.