NE DEDİLER?

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)

Kimi gözler çürümüş leşlere «kıymet» dediler.
Ateş üstünde kurulmuş eve «cennet» dediler.

Gariban kimseye insan diye hiç bakmadılar,
İki büklüm kalarak patrona «hürmet» dediler.

Gâvurun namlusu mazlûma uzanmış, vuruyor.
Vahşetin ismine eyvah ki «adâlet» dediler.

Fâizin girdiği her yer, kuru yaprak kesilir,
Ona isnâd ederek; «Şart bu, ticâret!» dediler.

İffetin zirvesi, göklerdeki başörtüsüdür,
Onu bez parça görenler; «Ne cehâlet!» dediler.

Diziler âile ahlâkına hipnoz tuzağı,
Para, hırs uğruna kör şehveti «seyret» dediler.

Gözü dönmüş gibi mal toplayan ahmaklar da,
Bir gün ardında kalan mallara «servet» dediler.

Toprak altında geçer akçe nedir ey Ecrî?
Kabre sor! İşte cevap; «Hakk’a ibâdet!» dediler.

12-13 Kasım 2018, Sancaktepe/İstanbul

vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün
(fâilâtün) (fa‘lün)