SELİMNÂME

Güncelleyen: Mahmut KAYA mkaya45@gmail.com

Sefer -1514-

Çıktı Tebriz’e doğru, sığındı Allâh’ına.
Rûhânîler rehberdi cihan padişahına.

At üstünde görünce gaziler ordusunu,
Teslim olmuş sanırsın, aslan Yavuz Şâh’ına.

Bir milletin tamamı sanki kılıç kuşanmış,
Budur artık oturan cihânın tahtgâhına.

Baş eğdirdi kendine doğu ile batıyı,
Bir devlet sunacaktır o yüce Allâh’ına.

Söktü şafak, dağ başı ağarmaya başladı,
Yol göründü serhadde, Acem’in tahtgâhına.

Sanırsın ki bir hüma, emansız ferman taşır,
Tuğralı mektup gitti, Kızılbaşlar Şâhı’na.

Hâkān’ın ordusunun yaklaştığını görüp,
İran ağlamalıdır o baht-ı siyahına.

Savaş uğultuları gayet gizli ses gibi,
Akseder her taraftan dağların külâhına.

Çaldıran Ovası’na ertesi gün sefer var!
Ey yıldırım müjde ver, felek mihr ü mâhına!

Cenk meydanına kadar gölge salmıştı tuğlar,
Nüşirvan’ın yurduna varıp ulaştı tuğlar.

Tebrîz’e doğru çıktı sefer şâhrâhına,
Ervâh peyrev oldu cihan pâdişâhına.

Ât üzre geçtiğin göricek leşker-i guzât,
Râm oldu şîrler gibi Yâvuz nigâhına.

Yekser gazâ kılıncı kuşanmış bir ümmetin,
Câlis budur erîke-i âlem-penâhına.

Münkād edip serîrine maşrıkla mağribi,
Bir devlet armağân edecektir ilâhına.

Âhir ağardı tan yeri re’s-i cibâlden,
Serhadde yol göründü Acem tahtgâhına.

Fermân-ı bî-emân ile kalkan hümâ gibi,
Tuğrâlu nâme gitti Kızılbâş şâhına.

Hâkān-ı Rûm leşkeri yaklaştığın görüp,
Îran gerektir ağlasa baht-ı siyâhına!

Hengâm-ı rezmi bildiren âvâz-ı hâtifî
Aksetti her tarafta cibâlin cibâhına.

Sahrâ-yı Çaldıran’da gazâ vardır erteye,
Ey berk! Müjde ver feleğin mihr ü mâhına!

Meydân-ı cenge sâye-resân oldu tûğlar.
Rehyâb-ı milk-i Nûşirevân oldu tûğlar.

Yahya Kemal BEYATLI