130. SAYI TAKDİM

yuzakidergisi_aralık2015_sayi130

Kıymetli Okuyucularımız,

Kaht-ı ricâl…

Adam kıtlığı…

Nüfus çok, insan ganî… Fakat yetişmiş adam zor bulunuyor.

«Yetişmiş» adam.

Demek ki yetişme ve yetiştirme meselesi. Eğitim ve terbiye meselesi…

Dün hem nefsinin hem kıtaların zimâmını elinde tutabilen kudretli adamlar yetiştirenmedeniyetimiz, neredeyse sıfıra ircâ oldu.

Şimdi yeni baştan talebe olma zamanı. O medeniyetin kurucu rehberine, baş muallimine, Hazret-i Fahr-i Kâinâta;

O (S.A.S.)’E TALEBE OLMAK

İç âlemimizde huzurun, dış dünyadaki sulh ve sükûnetin, dirâyet ve kudretin şifresini O öğretmişti cedlerimize…

İstanbul’un fethi hedefini koyarak bizi Anadolu’ya O sevk ettiği gibi; dârusselâm, selâmet yurdu, yani cennet hedefini koyarak, cennet fidanı, rahmet insanı, irfan şahsiyeti, yürek yiğidi olmaya da O tevcih etmişti.

Yüzümüz ak, sözümüz pâk, bakışımız ibretli, nazarımız şefkatli, elimiz merhametli, pazumuz kuvvetli, ayağımız devletli idi O’na talebe iken… O’nun müstesnâ rahlesinden kaçıp, kirli tezgâhlara çırak olmayı mârifet sandık.

Şimdi;

Ne dünyaya ne ukbâya yaramayan darmadağınık bir hâlimiz var.

Hâlbuki;

Bir elimizde usturlâb, bir elimizde hak Kitap vardı O’na talebe iken…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; muharref dîni ve zalim medeniyetiyle batının, kendi ürettiği çöpü İslâm’ın bahçesine atarak bir taşla iki kuş avlamaya çalıştığını ortaya koyarak ilân etti:

Ağızları şeytan, dilleri dinsiz, ruhları hırsız, nefisleri vampir milletlerin 200 yıldır İslâm topraklarında döktükleri milyonlarca masum kanın ve aldıkları milyonlarca suçsuz canın ve kirlettikleri milyonlarca masum ve mazlum yüreğin haddi hesabı yok. Müslüman memleketlerden çaldıkları zenginliklerin yine haddi hesabı yok. İki yüzyılın acı gerçeklerine karşı uydurdukları tüm bahanelere bu yüzden milyonlarca yuh ve lânet!

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; O’nun Muhteşem Ahlâkı makaleler dizisinde; «İbâdet, Ahlâk ve Şahsiyeti» faslını kaleme aldı. Peygamber Efendimiz’in rûhâniyet içinde ibâdet hayatı ve zarâfet sembolü ahlâkının, tertemiz bir kalbin sanatı olduğunu tebârüz ettirdi.

Hazret-i Mevlânâ’dan gönüllerimize akseden pırıltılar ise, günahkâra şefkat ve müsamaha mevzuu oldu; «Gülü Güzelleştiren Sabır» başlığı altında…

Yazarlarımız; ümmet olarak, millet olarak ideal mânâda «adam olamayışımız»ın sebepleri masaya yatırıldı:

İnanç-davranış, söz-fiil uyumsuzluğu, insan yetiştirirken soğuk ve kuru bilgi nakliyle yetinip sıcak ve yakın alâkanın kaybedilmesi… Muhabbet ve şefkat lisanı, ülfet ve ünsiyetin ehemmiyeti…

Bir insan yetiştirme mektebi olarak tasavvuf… Tasavvufun iki ana esası: Teheccüd ve Zikrullah… Kâmil insanı yetiştiren medeniyet okulumuzdaki ana ders kitabı: Kur’ân… Hâfızlığın beyne katkıları…

Mahkeme hâtıralarıyla neslin yetiştiği aile ocağının başına gelen felâketler…

Tarihin insan yetiştirmede en büyük hamlelerini yapan şahsiyetlerden İmâm-ı Rabbânî, Nizâmülmülk; ilim tarihimizin yetişmiş büyük şahsiyetlerinden Ali Kuşçu; devlet adamı yetiştiren ailelerden bir misal olarak Köprülü Mehmed Paşa; son devir münevver devlet ricâlinden Said Halim Paşa dosyamızdaki sîmâlar…

Şiirler… 22 Aralık’ta idrak edeceğimiz Mevlid Kandili vesilesiyle na‘tlar…

Ecdâdın izinde, vicdan çağrısında, gönül davetinde mısralar…

Yüzakıyla…