123. SAYI TAKDİM

yuzakidergisi-sayi_123-mayis2015

Kıymetli Okuyucularımız,

Hayat…

Gayesiz bir oyun oynaş sahası mı, yoksa çok büyük bir imtihan meydanı, müthiş bir çalışma mekânı mı?

Çalışmak, terlemek, gayret etmek…

Hangi gaye için, hangi ideali elde etmek için?

Hayatın en anlamlı dilimi gençlik…

Çünkü;

Gençlik; dinçlik demek, enerji demek… Bu enerji nereye akmalı, bu kuvvet hangi dağları devirmeli? Hangi dâvâlara omuz vermeli?

Kabloya alınmadığında, kontrol edilmediğinde her enerji yıkıcı…

Faydalı bir mecrâya sevk edildiğinde; hayat verici, aydınlatıcı, fethedici…

Gençliğin enerjisini anlamsız ve bîhûde maceralardan çekip; uhrevî ve ulvî bir mecrâya sevk etmek, biricik derdimiz…

Bahar ile gençliği, fetih ile idealizmi, mübârek üç aylar ve mîrac ile ulvî gayeleri birleştirdik ve dosya mevzumuzu belirledik:

Ulvî Gayelere ve Ötelerdeki Ufuklara

İDEALİST BİR GENÇLİK İLE…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; keyfîlikten kurtarıp, keyfiyete eriştiren çareyi şöyle dile getirdi:

“Gayesi yüce olmayan her genç, sadece cüce işlerin girdabında berbat bir esirdir. Bu tutsaklık zincirlerini kırabilecek yegâne hamle ise, ancak: Ulvî bir gaye. Yüce bir ideal.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi;

“Su testisi su yolunda kırılır.” hakikatinden mülhem, hayat yolculuğunda

«Kazananlar ve Aldananlar»ı kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncilerinde; hayatı hayırlarda sonsuz terakkî sırrıyla yaşayan «Sonsuz Mârifet Ummanları» var, îmânın hakikatine erenlerden misaller var.

Nerede bir enerji varsa, ona göz diken de çok olur. Dünya; petrolün, gazın peşinde çevrilen entrikalarla kan gölü…

Aynı mihraklar mânevî enerji deposu ve milletlerin istikbâli olan gençliği de boş bırakmıyorlar.

Yenilenen, kostüm değiştiren ideolojiler; idealsizlik gibi gösterilen şeytânî maksat ve garezler… Dünün komünizm, kapitalizm, faşizm gibi belâlarının yerini alan masum görünüşlü çoğulculuk (pluralizm), pragmatizm, hedonizm cereyanları, tanıma ve kurtulma yolları…

Ulvî gayeler insanı semâlara davet ederken, onun yerin bataklığına saplanması ne acı!.. Minbere lâyık bir mukarnasın, sobaya odun olması ne acı… Cennet tûbâlarının cehennem kütüğü olmaya itilmesi ne vahim!..

Gençlik; nefsânî kuvvetlerin de canlılığı sebebiyle, tuzaklara açık. Bu tuzaklardan kurtuluşun yolu ise, nefsâniyeti ve süfliyeti gözden düşürecek mânevî şuuru, rûhânî idraki uyandırmakta…

Yeşil sahada yuvarlanan meşin yuvarlak yerine; Hazret-i Peygamber’in müjdelediği Roma fethiyle, o «Kızılelma»yla heyecanlanan bir gençlik…

Ten hazlarının dorukları yerine, namaz mîrâcının şâhikalarıyla vecdi arayan bir gençlik…

Ashâb-ı kirâmı örnek alan, hidâyetlere vesile olmayı her şeyden kıymetli bilen bir gençlik…

Tarih köşemiz; idealist sîmâlardan Ebû Hanîfe Hazretleri, Fatih Sultan Mehmed Han, Hattat Hâmid ve Osman Yüksel SERDENGEÇTİ gibi isimleri ağırlıyor.

Şiirlerde de, ulvî gayelere davet, süflî çukurlardan sakındırma var. Gençliğimize;

«Aslına dön!» çağrısı:

Bütün ufukları Allah deyip, bitiştirelim;

Cihanda yüz akı, Seyrî, nesil yetiştirelim. (Seyrî)

Değerli okuyucularımız!

11. yıl kampanyamız gibi, Kutlu Doğum kitaplığımıza da gösterdiğiniz teveccühe teşekkür ederiz. Kampanyalarımıza ilginizin devamını diliyoruz.

Yüzakıyla…