TAHMÎS

Harun ÖĞMÜŞ

Hâlâ mürîd-i râh-ı sedâd olmadın gönül,
Cânân önünde tâlib-i dâd olmadın gönül,
Hayfâ ki bezm-i dostta yâd olmadın gönül,
Erdik bahâre sen yine şâd olmadın gönül,
Her yanda güller açtı küşâd olmadın gönül.*

Herkes kadeh elinde ve dilber kolunda şen,
Pür-neş’e gülsitâna varıp zevk eder iken,
Zâhid misâli çille çekip kaldın evde sen,
Yer yer serildi gülşene kâlîçe-i çemen,
Meyyâl-i cû, mukayyed-i bâd olmadın gönül.

Kârın cihanda hasret ü hicrânı nûş olup,
Âvâre gezdin âlemi delkî-be-dûş olup,
Sahrâya düştün aşk ile bî-akl u hûş olup,
Sad hayf o sayd olunmayan âhûya dûş olup,
Bir kerre neşve-yâb-ı murâd olmadın gönül.

Aldırmayup olanlara nûş etmedin müdâm,
Çektin de derdi, çekmedin ömründe dürd-i câm,
Meşhûr iken hep afv ile rindân-ı nîk-nâm,
Gerdûna iğbirârını hıfz eyledin müdâm,
Afv eyleyüp de rind-nihâd olmadın gönül.

Ettin visâl-i yâri saçından uzun hayâl,
Sarf ettin ömrü böylece gam-nâk ü pür-melâl,
Hâlâ nasıl getirmedi bilmem bu düş kelâl?
Bir leyl-i inşirâha kavuşmaksızın, Kemâl!
Yandın ilâ-nihâye remâd olmadın gönül.

Kelimeler:

Mürîd-i râh-ı sedâd: Doğru yolu isteyen. Tâlib-i dâd: Adalet isteyen. Hayfâ: Yazık. Bezm-i dost: Dost meclisi. Küşâd olmak: Açılmak.
Zâhid: (şiirlerde) Kaba sofu, ham yobaz. Kâlîçe-i çemen: Halı gibi çemen. Meyyâl-i cû: Akarsu kenarına gitmek arzusu duyan. Mukayyed-i bâd: Rüzgâra ilgi gösteren.
Kâr: İş. Delkî-be-dûş: Sırtında pejmürde bir elbise olan. Bî-akl u hûş: Akılsız. Sad hayf: Yüz kere yazık olsun. Sayd olunmayan: Avlanamayan, elde edilemeyen. Âhû: Ceylân gibi güzel. Dûş olmak: Rastlamak. Neşve-yâb-ı murâd: İsteğini elde etmenin coşkusunu duyan.
Nûş etmek: İçmek. Müdâm: 1. Şarap. 2. Devamlı. Dürd-i câm: Kadehin tabanında kalan tortu. Rindân-ı nîknâm: İyi nam yapmış gönül erbâbı, mütevekkil kimseler. Gerdûn: Felek. İğbirâr: Güceniklik, kırgınlık. Rind-nihâd: Yüce yaratılışlı gönül ehli olan vakûr insan.
Visâl-i yâr: Sevgiliye kavuşmak. Gam-nâk ü pür-melâl: Gamlı ve melâl içinde. Kelâl: Bıkkınlık. Leyl-i inşirâh: Ferahlık gecesi. İlâ-nihâye: Sonsuza dek. Remâd: Kül

* Yahya Kemal, adaşı olan Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin bir gazeline nazîre olmak üzere söylediği bu gazelinin ilk beytini de küçük bir değişiklikle adı geçen şairimizden iktibas etmiştir.

Vezni: mef’ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün