Sedir Ağacı

CELİL (Halil GÖKKAYA)

Ben gözümü Toroslar’da açmışım,
Adımı koymuşlar Toros sediri.
Ta küçükken dervişliği seçmişim,
Anam Nakşî idi, babam Kadirî…

Kokumuzla dünyalara değerdik,
Şu münbit vatanda yokluğa erdik,
Büyüdükçe başımızı eğerdik,
Hazin oldu sedirlerin kaderi…

El ele, göz göze güzeldi âlem,
Çocukluk çağımda başladı çilem,
Gözümün önünde bütün ailem,
Hızarla doğrandı hep diri diri…

Bende anıların izleri derin,
Yazım sıcak olsun, kışlarım serin.
Kalan dostlarıma göz dikenlerin,
Kara katran olsun elinin kiri!

Nice vagon üzerimde gezindi,
Şimendifer sülâleme uzandı!
Süveyş Kanalı’nda köküm kazındı,
Yumuşak kalbimin buymuş ederi…

Lübnan bayrağına ben ilham verdim,
Kutsal kitapların içine girdim,
Firavunlar gördüm, Nemrutlar gördüm,
Hâlâ tabutlardan tüter kederi…

Ahşap gemilere dizildik bir bir,
«Çığlıkara» bize en son kaledir!
Koca katran derler bir ulu sedir,
Dalları upuzun, gövdesi iri…

Yörük kervanları bize yaslandı,
Nice mumya reçinemle beslendi,
Tapınaklar ağacımla süslendi,
Bizden olur sarayların nâdiri…

Bizler zikrederiz hep perde perde,
Celil, sedir diye düşmüş bir derde!
Koynumda kartallar, şahinler nerde,
Gelip bu vahşete dur desin biri,
Yoksa yok olacak Toros sediri!..