Yüzakı Dergisi / Sayı 229 – Mart 2024

75,00 

Değerli Okuyucularımız, ülkemizde son yıllarda değişen iktisâdî şartlar karşısında, sizlere Yüzakı Mecmûamız’ı ve hediye kitabını en uygun fiyatla ulaştırmak için elimizden geleni yapmaya gayret etmekteyiz. Ancak kâğıt ve baskı bedellerinden, posta giderlerine kadar her noktada yaşanan fiyat artışları, dergimizin yıllık abone fiyatını 900 TL’ye getirmemizi zarûrî kıldı. Bu rakamın tamamen «mâliyetine takdim» fiyatı olduğunu ve kuruluşundan bugüne müessesemizin kâr elde etmek gibi bir gayesinin hiçbir zaman olmadığını, dertleşme kabîlinden sizlere arz etmek isteriz.

Nûrun tamamlanması için zarûrî olan neşriyat hizmetine; ayda sadece 75 TL’ye yükselen bir katkıyı, siz okuyucularımızın anlayışla karşılayacağını umuyor, duâlarınızı bekliyoruz.

Yüzakıyla…

Stokta yok

Kategoriler:

Açıklama

Fânî Hayatımızın Gerçek Zenginliği

RAMAZÂN-I ŞERİF

İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz buyurdu:

“Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” (Buhârî, Rikāk, 15; Müslim, Zekât, 130)

Zengin kelimesi; Farsçada (değerli) taştan yapılan yani kalıcı, kıymetli demekmiş. Hakikaten gerçek zenginlik, parmaklarınızın arasından akıp giden bir kum gibi olmamalı. Zaman içinde bozulan, eriyen, ufalanan, paslanan, çürüyen değil; asırlar geçse de parıl parıl parlayan bir kıymet olmalı. Hele ebediyet kapısı olan ölümden geçse de pörsümeyen bir zenginlik olmalı…

Dünyada bildiğimiz bütün maddî zenginlikler, ebediyet kapısında âdeta buharlaşıyorlar, taş gibi, cevher gibi olsalar da orada ufalanıyorlar. Fânî âlemin fânî dekorları âdeta… Sahnedeki hazine sandığını tiyatro binasının dışına çıkarsanız, sadece bir dekor değeri olur o kadar.

Bu dünyada nefsin hiç hoşlanmadığı ibâdetler, fedâkârlıklar, infaklar ve gayretler ise o kapıdan geçince müthiş bir servete, muazzam bir kıymete dönüşüyor. Çünkü ebediyet yurdunun mûteber tek akçesi, sâlih ameller…

Ramazân-ı şerif, o sâlih amellerle dolu bir hazine sandığı… Sevâbı sâbit bir ölçüye bile bağlanmayan, Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz cömertliğine bırakılmış olan oruçlar… Mâmur seherler, özlü tilâvetler, huşû dolu namazlar, bilhassa cömertçe infaklar, herkese ulaşan ikramlar, candan koparılan fedâkârlıklar…

Medeniyetimiz ve kültürümüz de o hazineden istifade çizgisinde zengin teâmüller oluşturmuş. Global kültür istîlâsı bari bu son hazinemizi almasa elimizden… Çünkü;

Fânî Hayatımızın Gerçek Zenginliği

RAMAZÂN-I ŞERİF

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; sahte zenginliklerin peşine düşen zâlimlerin yolun sonunda uğradıkları hüsrânı anlatarak, ilâhî adâlete dikkat çekti.

Önce Ramazân’ın değerini bilmek gerek. Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Ramazân-ı Şerîfi İdrak ve İhyâ» başlıklı makalesinde, bu mevsimin mâneviyat dünyamız için kıymetini ve Hak dostlarının onu nasıl ihyâ ettiklerini kaleme aldı.

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Ramazan geldi, artık maddî yiyeceklerden elini çek ki, gökten mânevî rızıklar gelsin.

Bu ay, gönül sofrasının kurulduğu aydır. Gönlün, bedenin hatalarından kurtulduğu aydır.

Gönüllerin aşk ve îmân ile dolduğu aydır.”

«Ecdâdın Ramazân’ı ve Kardeşlik Mes’ûliyetimiz» başlıklı yazı ise, Osmanlı’nın Hazret-i Peygamber’e muhabbet ve nezâket dolu infak heyecanını dile getirmekte.

Yazarlarımız, bu hazineden en iyi şekilde istifade etmeye medâr olacak yazılar kaleme aldılar.

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Hocamız, Ramazân’ı hep beraber tutmak hakikatini anlattı.

Gitgide daha derin bir yaraya dönüşen Gazze hususunda İslâm dünyasının kaldığı yol ayrımı ve dünyanın sessizliği üzerine makaleler…

Tasavvuf fıkhı ve modernizm tenkitleri üzerine; hem ilmî hem anlaşılır incelemeler, tercümeler…

Kültürümüz, irfânımız, edebiyatımız ve şiirimizde gerçek zenginliğin yansımaları…

Yüzakıyla…