Açıklama
Bir insanda Allah korkusu varsa; bu korku o kimsenin kalbine yerleşmiş
ve rûhuna kök salmış bulunuyorsa artık o kimseden ne
cemiyete, ne insanlara bir kötülük gelir ve ne de kendisinden
Kur’ân-ı Kerîm’in emirlerine, Allâh’ın kanunlarına aykırı bir
davranış meydana gelir. Bu yüzden böyle kimseler, hiç kimsenin
görmediği ve bilmediği bir yerde bile kötülük yapmaktan uzak bulunurlar.
Allah’tan korkmayanlar ise, beşerin aldığı hiçbir tedbirden de çekinmezler.
Böyleleri için; “Kork Allah’tan korkmayandan!” denilmiştir.
İnsanın, Allah korkusunu yitirmesi; gafletinden, nisyanından, kalbinin
katılaşmasından meydana gelir. Yoksa insan sadece güneşi
tefekkür etse Allah’tan korkar, vücudundaki hassas nizâmı tefekkür
etse, bir anda her şeyi altüst edebilecek kudreti düşünse
tir tir titrer. Depremler, yıldırımlar, gök gürültüleri, şimşekler,
kuvvetli fırtınalar, tehlikeli mahlûkat… Bütün bunlar bize
Allâh’ın celâlini daima düşündürmeli ve bizi O’nun cemâline sığındırmalı.
İşte bu şekilde gerçekten Allah’tan korkanlar, işte onlar, son nefeslerinde
îman selâmetinden ve âhirette de kolayca hesap verebilmekten
emin olabilirler.
Onlar için Rabbimiz de şöyle müjde veriyor:
«Rabbinin huzûrunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır.
» (er-Rahman, 46)
ISBN : 978-605-9214-01-8
Sayfa: 201
Ebat: 14×22