ÖYLE DOSTLAR GÖRDÜM Kİ…

Abdullah GÜLCEMAL abdullah_gulcemal@hotmail.com   Öyle dostlar gördüm ki; bir selâm kadar sıcak, Yüreğinde ısıttı üşüyen ellerimi. Öyle dostlar gördüm ki; bir ömür kucak kucak, Toplayıp ikrâm etsem muhabbet güllerimi.   Öyle dostlar gördüm ki; dertlerimi deşerken, Bir kışı göstermeden, bin bahar yaşattılar. Öyle dostlar gördüm ki; tökezleyip düşerken, Düşmanlar gülümsedi, dostlarım taş attılar.   Öyle dostlar gördüm ki; kollarını açarak, […]

Continue reading »

ÇEKME HAYAT ENDİŞESİNİ!

Ahmet ARSLAN arslanahmet52@hotmail.com     Gönül, çekme hayat endişesini, Merhametli ferman olmasını bil! Onar, kırık kalbin her köşesini, Garip gönle derman olmasını bil!   Gönül, her nefesin bir hesabı var! Şefkatli elinle yaraları sar… Fakir fukarâya hâllerini sor; Muhtaçlara harman olmasını bil!   Gönül, eksilmesin şükrün dilinde, Dikenlikler güle dönsün elinde. Aşk oduyla yandığın Hak yolunda; Âdâbınla seyran olmasını bil! […]

Continue reading »

AY VAKTİ

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com     Bir gece ay vakti, sevdâ iline, Yüreğimi çelip götürsün rüzgâr. Rûhum bağlı kaldı hüznün teline, İlmeğimi dilip yitirsin efkâr.   Düşlerinde ılık yağmura kanan, Işığa tutunup güne uyanan, Bir çöl kıyısında tomurcuklanan; Çiçeğimi bulup yetirsin pınar.   Gün doğmadan yolcu bu hicran faslı, Yarına müjdeci ufkun kızılı, Bir bulutun beliğinde asılı; Dileğimi salıp kurtarsın kuşlar. […]

Continue reading »

İnsanlığın Yüz Akı HAK DOSTLARI -3-

Osman Nûri TOPBAŞ   NASIL SABAHLADIN?   Ashâb-ı kiramdan Hâris bin Mâlik el-Ensârî -radıyallâhu anh-; Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sohbetinde vecd ile dolar, istiğrak hâlinde yaşardı. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir sabah ona;   “–Yâ Hârise, nasıl sabahladın?” diye sorduğunda Hârise -radıyallâhu anh-;   “–Hakikî bir mü’min olarak!” cevabını verdi.    Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu defa;   “–Yâ Hârise! Her hâl ve […]

Continue reading »

KULLUKTA ZİNDELİK ve HEYECAN

Osman Nûri TOPBAŞ MÂŞITA HÂTUN   Mâşıta Hâtun, Firavun’un kızının hizmetkârıydı.   Bir gün Firavun’un kızının saçlarını taramak için tarağı alırken «Besmele» çekti. Kız da bunu duydu ve hemen koşup babasına haber verdi.   Firavun derhâl Mâşıta Hâtun’u yanına çağırtıp hesap sordu. O da Firavun’a içindeki îman heyecanıyla cesur bir şekilde;   “–Sen de bizim gibi bir fânîsin! Nasıl olur da […]

Continue reading »

Şer‘î Kaidelerle Tasavvuf -48- FAZÎLET YOLCULUĞU

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM     (Şâzelî meşâyıhından Ahmed Zerrûk [v. 899/1494] Hazretleri’nin; tasavvufu, usûl ve fıkıh kaideleriyle anlattığı Kavâidü’t-Tasavvuf ve Şevâhidü’t-Taarruf adlı eserinin tercüme ve şerhine devam ediyoruz.)   SEVİYELER, HEDEFLER   Müellifimiz, bu kaidede tasavvuf erbâbı hakkında kullanılan; nâsik, âbid, verâ sahibi, zâhid, ârif ve mürid kavramlarını tanıtıyor ve aralarındaki farkları anlamamızı sağlıyor.    Ayrıca;   Önceki maddede olduğu gibi, […]

Continue reading »

ZEKÂT ETRAFINDA

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM   ZEKÂTIN EHEMMİYETİ   Zekât en önemli ibâdetlerimizden biridir. Cenâb-ı Allah, Kur’ân-ı Kerim’de namazı zikrettiği birçok yerde zekâtı da zikrediyor. Dolayısıyla namaz ve zekât birbirinden ayrılmaz.    İki önemli ibâdetimiz:   Namaz: Bedenî ibâdet, bedenimizle Rabbimiz’e arz ettiğimiz kulluğumuz.    Zekât: Mâlî ibâdet, mal varlığımızla Rabbimiz’e sunduğumuz kulluğumuz.    Bu ibâdetlerle alâkalı temel bilgileri öğrenmekle her müslüman […]

Continue reading »

İslâm’ın İlk Büyük Savaşı BEDİR GAZVESİ -3-

Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr      Her iki taraf da yol alıyordu…   Mekke müşrikleri; Bedir yolunda, baba-oğul olan iki kişiyle karşılaştılar. Bunlar; Hazret-i Huseyl (Hısl) bin Câbir ile oğlu Hazret-i Huzeyfe el-Yemânî olup, bunların müslüman olduklarını bilmiyorlardı. Fakat buralarda görünce, şüphelendiler. İkisini de yakalayıp sorguladılar:   –Siz baba-oğul, nereye gidiyorsunuz böyle?   –Medine’ye gidiyoruz.   –Ebu’l-Kāsım’ın ordusuna katılmak için gitmediğinizi nereden bilelim peki?   –İnanın […]

Continue reading »

“EY İNSANLAR! GELİNİZ, DİNLEYİNİZ, BELLEYİNİZ, İBRET ALINIZ!”

Prof. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com   BİR HADİS:   عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ عُمَيْسٍ الْخَثْعَمِيَّةِ قَالَتْ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ يَقُولُ :   «… بِئْسَ الْعَبْدُ عَبْدٌ سَهٰى وَلَهٰى وَنَسِىَ الْمَقَابِرَ وَالْبِلٰى بِئْسَ الْعَبْدُ عَبْدٌ عَتَا وَطَغَى وَنَسِيَ الْمُبْتَدَا وَالْمُنْتَهٰى…»   Esmâ bint-i Umeys el-Has‘amiyye’nin işittiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:    “…(Gaflete) […]

Continue reading »

ÎMAN ve İBÂDET

Sami GÖKSÜN     Din duygusu, Allâh’a îman ve ibâdet arzusu, insanlarda yaratılıştan mevcuttur. Bu bakımdan, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’dan itibaren, insanların bu fıtrî duygu ile Allâh’a îman ve ibâdet ettiklerini bilmekteyiz.   Âdemoğullarının, kendilerinde kuvvet ve kudret gördükleri şeylere; ateşe, güneşe, dağa, taşa, hattâ hayvanlara tapmaktan kendilerini alamamış olmaları da, yine bu fıtrî duygu ve ihtiyaçtan ileri gelmiş sayılabilir.   Din […]

Continue reading »
1 18 19 20 21 22 1.011