MÜ’MİN, BOŞ İŞLERDEN YÜZ ÇEVİRİR
Prof. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com
BİR HADİS:
عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَ ضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ :
قَالَ رَسُولُ اَللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :
« مِنْ حُسْنِ إسْلَامِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لَا يَعْن۪يهِ »
Ebû Hüreyre –radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi müslüman oluşundandır.” (Tirmizî, Zühd, 11)
BİR MESAJ:
“Boş ve faydasız işlerden yüz çevir!”
Mü’minin
sükûtu fikir,
bakışı ibret,
konuşması
zikirdir.
(İmâm-ı Gazâlî
–kuddise sirruhû-)
Cenâb-ı Hakk’ın en büyük nimetlerinden biri, zaman nimetidir. Sevgili Peygamberimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetlerin kıymetini bilmekte aldanmıştır:
•Sıhhat ve
•Boş vakit.” (Buhârî, Rikāk, 1)
Onun için mü’min; zamanın kıymetini bilir, vaktini boş işlerle uğraşmakla harcamaz, boş işlerden yüz çevirir. Serlevha hadîs-i şerîfimizde Rasûl-i Ekrem –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz; kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terk etmesinin, kişinin iyi müslüman oluşundan kaynaklandığını bildirmektedir. Demek ki mü’min; doğrudan kendisini ilgilendirmeyen, dînine ve dünyasına hiçbir faydası olmayacak olan boş ve gereksiz işlerle, halk arasındaki ismiyle mâlâyânî ile kıymetli vaktini harcamaz.
Çünkü mü’minin zamanı kıymetlidir. Mü’min her dâim yararlı ve mânâlı işlerin peşinden gider. İmâm-i Gazâlî’nin ifadesiyle mü’minin sükûtu fikir, bakışı ibret, konuşması zikirdir.
Tabiat boşluk kabul etmez. Namaz, Kur’ân tilâveti, zikir, tefekkür, ilim tahsili gibi kıymetli şeylerle vaktimizi değerlendiremezsek; şeytan ve nefis, boş işlerle o kıymetli vakitleri heder etmek ister. Üstelik zamanın nasıl geçtiğini de bilemeyiz. Çünkü şeytan mâlâyânî şeyleri süslü gösterir. Albenisi çok olur bu tür şeylerin.
Günümüzde insanlar o kadar lüzumsuz ve boş işlerin peşinden gidiyorlar ki, koskocaman ömür böyle heder olup gidiyor. Sosyal medyada geçen saatler, telefonda saatlerce gezinmeler, bize emânet olarak verilen zamanımızı acımasız bir şekilde bizden çalıyor. Ama unutmayalım ki, bunların hepsinin bir de hesabı var. O geçen zamanların hesabı var…
Onun için Allâh’a ve âhiret gününe gönülden îmân eden mü’min, zamanının her zerresini nimet bilir ve en güzel şekilde değerlendirmeye çalışır. Mü’minûn Sûresi’nin ilk âyetlerinde Cenâb-ı Hak; kurtuluşa eren, felâha kavuşan mü’minlerin bariz özelliklerini sıralamıştır. İlk üç âyet şöyledir:
قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَۙ ١
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَۙ ٢
وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ ٣
1. Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.
2. Onlar namazlarında tam bir tevâzu, teslîmiyet ve derin bir tâzîm içindedirler.
3. Anlamsız, yararsız söz ve davranışlardan uzak dururlar.
İnsanın kurtuluşa ermesi…
İnsan depremden sağ kurtulur, kurtulmanın verdiği ferahlık ile gönlünde büyük bir sürûr oluşur. Veya sulara gömülmesine ramak kalmışken, boğulmaktan kurtulur. Bu, dünyadaki kurtuluş. Ya âhirette kurtuluşa ermek nasıldır bir düşünelim… Âhirette kurtuluşa ermek; cennete girmek, Cemâlullâh’ı seyretmektir.
Kurtulmak ne büyük bir nimettir.
Hazret-i Ömer –radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre Mü’minûn Sûresi’nin ilk on âyeti nâzil olduktan sonra, Sevgili Peygamberimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– şöyle buyurmuşlardır:
“Bana on âyet indirildi ki kim onlarla amel ederse cennete girer.” (Tirmizî, Tefsîr, [23], 1)
Rabbim bizleri dünya ve âhirette kurtuluşa erenlerden eylesin!
Yukarıda geçen âyet-i kerîmelere göre kurtuluşa eren mü’minlerin birinci vasfı namazı huşû içinde kılmaları, ikinci vasfı ise boş ve faydasız işleri terk etmeleri, yüz çevirmeleridir.
Sevgili Peygamber Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sığınma duâları meşhurdur. Bu sığınma duâlarından biri şu şekildedir:
اَللّٰهُمَّ إنّ۪ي أَعُوذُ بِكَ مِنْ قَلْبٍ لَا يَخشَعُ ،
و مِنْ دُعَاءٍ لاَ يُسْمَعُ ، و مِنْ نَفْسٍ لا تَشْبَعُ ، و مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ
“Allâh’ım! Ürpermeyen kalpten, kabul olunmayan duâdan, doymak bilmeyen nefisten ve fayda vermeyen ilimden Sana sığınırım.”
Fayda vermeyen ilim, kişiyi -Allah muhafaza- cehenneme götürür. Bir seferinde Fahr-i Kâinât Efendimiz, Muaz bin Cebel Hazretleri’nin;
“–Yâ Rasûlâllah! Konuştuklarımızdan dolayı hesaba mı çekileceğiz?” şeklindeki sorusuna karşı şöyle buyurmuştur:
“–Allah hayrını versin Muaz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allâh’a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya faydalı söz söylesin veya sussun, zararlı söz söylemesin!..” (Hâkim, IV, 319/7774)
Allah Teâlâ bize dil nimeti verdi. Lüzumsuz ve faydasız sözleri konuşarak bu nimete nankörlük etmemek lâzım. Meselâ gıybet üzerimize vazife olmayan, âhiretimize hiçbir faydası olmayacak lüzumsuz bir konuşmadır.
Aynı şekilde zihnimizi boş ve gereksiz bilgilerle doldurmamalıyız. Boş ve gereksiz işlerin peşinden gitmek, en başta müslüman kişinin mürûetine halel getirir.
Boş ve yararsız işlerden yüz çevirmek, felâha erenlerin özelliklerinden biri olduğu gibi Rahmân’ın «has» kullarının öne çıkan özelliklerinden de biridir. Yüce Allah Rahmân’ın has kullarının özelliklerinden bahsederken şöyle buyurmaktadır:
“(Rahmân’ın) o has kulları, yalancı şâhitlik etmezler. Boş bir söz ve davranışa rastladıklarında ise yüz çevirip vakar içinde oradan geçip giderler.” (el–Furkān, 25/72)
Yalan, gıybet, iftira, zanda bulunmak, tecessüs (gizli hâlleri araştırma), insanlarla alay etmek, gereksiz sorular sormak, cidal, münakaşa, mübalâğa etmek, dalkavukluk etmek, sosyal medyada çevrim içi sohbetler, telefonda gezinmeler… Bu ve buna benzer şeylerin tümü; kişinin kendisini ilgilendirmeyen, dünya ve âhireti için hiçbir faydası olmayan, boş ve faydasız işlerdir.
Mü’min bütün bunlardan uzak durup, saf ve temiz bir hayat yaşamak için gayret göstermelidir:
“Allâh’a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, Edeb, 31) fermân-ı Nebevîye uyarak boş ve lüzumsuz kelâm etmekten uzak durmalıdır.
Kişinin en değerli sermayesi, vakittir. Mü’min; vaktin hayat imtihanının sermayesi olduğunun şuurunda hareket etmeli, bütün yaptıklarından hesaba çekileceği gibi, bir gün gelecek vakti nasıl harcadığından da hesaba çekilecektir.
Rabbimiz, cümlemizi vaktini iyi kullanan sâlih kullarından eylesin!
Rabbimiz, cümlemizi şeytanın ve nefsimizin şerrinden muhafaza eylesin!
Âmîn…