243. Sayı Takdim
Kıymetli Okuyucularımız,
Mayıs ayı, İstanbul’un fethini çiçek açtırır gönüllerimizde. Lâkin içinde bulunduğumuz kahırlı günlerde bu fetihleri terennüm etmek uygun değilmiş gibi geliyor. Lâkin bir de şuradan bakalım: Esas fetih, gönüllerin fethi ise, Gazze’de mazlum ancak şanlı dirâyet, dünyanın her tarafında nice gönülleri fethediyor.
Çünkü bir mukayese yaptırıyor:
Çin seddinden Atlas Okyanusu’na, Pirene dağlarına uzanan İslâm fütuhâtında, bugün Gazze şeridine yaşatılan acılara benzer bir hâl yaşanmadı… Çünkü bu fetihler; ikrâhın, zulmün, yıkımın olmadığı gönül fetihleriydi.
Fetih, açmak demekti. Kapılar gönülleri hayran bırakarak, en güzel örnek olarak açılıyordu. Hep koçbaşlarıyla dışarıdan değil, çoğu kere içeriden açılıyordu.
Küresel güçler ise, bol sıfırlı imkânları ve bütün yaldızlı medya güçlerine rağmen, nefisleri azdırsalar da gönülleri tatmin edemediler. Hayrette bıraktılar, hayran edemediler.
Hattâ şu an, bütün kurulu düzenin sonuna geldiğimiz değerlendirmeleri yapılıyor. Çünkü;
•Milletlerarası mahkeme kararları hiçe sayılıyor.
•BM kararları hiçbir işe yaramıyor.
•Ülkelere göz dikip işgal ve sömürme devri âdeta geri dönüyor.
Bazı kutlu müjdelerde, istikbâle ayna tutan hadîs-i şeriflerde; kılıçlarla değil, tekbirlerle gerçekleşecek fetihler haber verilir. İdrakler fethedilecek. Vicdan fethedilecek. Zira iki taraftan birini seçmek zorunda kalacak insanlık:
Bir Tarafta;
KÂBUS, KAN, GÖZYAŞI ve SOYKIRIM
Diğer Tarafta;
İKİ CİHAN SAÂDETİ GÖNÜLLERİN FETHİ
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; «Farkında mısın?» diye sorduğu geniş şiirde, mâzîdeki ihtişamı sağlayan vesileleri ve devrimizdeki zaafı doğuran sebepleri bir bir dile getirdi.
Başyazıda ise; insanın; zulüm ve adâlet, isgal ve fetih şeklindeki iki zıt tabloyu, neticeleri yani cehennem ve cennet itibarıyla iyi değerlendirmesi gerektiği vurgulandı.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; İslâm fütuhâtının, gönül fethi olduğuna dair asr-ı saâdet ve şanlı tarihimizden misaller ve delillerle tezyîn ettiği makalelerinde, Gazze’den çıkarılacak dersleri ve eğitimin ehemmiyetini de tebârüz ettirdi.
Kıssalarda ise; Ramazân-ı şerif ile hac-kurban mevsimi arasında, «Mevsimlik Değil, Hayat Boyu TAKVÂ ve İSTİKAMET» hakikatine dikkat çekildi. Gönül fatihlerinin fethettiği ilk gönül, irşâd ettikleri kendi kalb-i selîmleridir. O olmadan diğer gönülleri cezbedebilmek ne mümkün!
Dosyamızda; fetih çerçevesinde yazılar, tebliğ faaliyetlerinin gerektirdiği, «câhillerden yüz çevirme» ahlâkı gibi incelemeler mevcut. Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM, fütuhâtın fıkhını hulâsa etti.
Aile Yılı, geçen dosyamızdan ibaret değildi. Evlilik ve aile etrafında teklifler, îkazlar ve irşadlar devam ediyor. Sosyal medya ahlâkına dair satırlar da bu cümleden.
Harun ÖĞMÜŞ Hocamız yaşanmış bir hikâyeden sonra, dergimizde ikinci defa bir Manzum Tiyatro’ya geçen sayı başlamıştı. Fetih yolculuğunda yaşanan kardeş kavgalarına ve fitne arayışlarına temas eden bu hikâyeyi de ilgiyle okuyacağınıza eminiz.
Kur’ân ve Sünnet’in birliği, hâtıralar, anekdotlar, nükteler ile elbette fetih destanı ve mazlum kardeşlerimize destek şiirlerle, Yûnuslayın söyleyelim:
Gönüller almaya geldik!..
Yüzakıyla…