Açıklama
Toplumlar, kütüphânelerin tozlu raflarında kalmış kara kaplı felsefe kitaplarının üzerine abanmış
müteverrim / veremli bilgiçlerin rûhuyla selâmete kavuşamaz. Mâlûm;
İnsan, sonsuzluk yolunun yolcusudur. Büyük ruhlar, kendilerinin dâimâ ilâhî kamera altında olduklarının
idrâki içinde yaşarlar. Yine büyük ruhlar; merhameti ve şefkati, bütün sevdaların üstüne yükseltirler. Çünkü o
büyük ruhlar, kendilerini Hakk’a adayan diğergâm ve derviş ruhlardır. Dolayısıyla;
İnsanlığı hakikî saâdet ve selâmete çıkaracak yüksek ruh, Kur’ân ve Sünnet kültürüyle yoğrulup tasavvufî
hikmetlerle kemâle ermiş olan dervişlerin rûhudur. Yûnus Emre Hazretleri rûhânî terennümleri ile, Mevlânâ
Hazretleri irfan dolu Mesnevî’si ile, Bahâeddin Nakşibend Hazretleri hikmet derinliği ve kalplere mâneviyat
zerk eden irşâdıyla, Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri de, hiçliğin asâletli bir nümûnesi olmasıyla, halkından
sultanına kadar herkesi mâneviyatla yoğuran terbiye üslûbuyla, İslâm ahlâkını yaşayan ve yaşatan Anadolu
dervişini yetiştirmişlerdir. Tarih boyu; Cennet vatanımız en buhranlı günlerden işte böyle
güzîde insanlar sayesinde çıkabilmiştir. Bu itibarla; günümüz sıkıntı ve buhranlarını aşabilmek için öyle
güzîde ve âbide insanlara, yani İslâm’ın gönül coğrafyasında kalplerini dergâh hâline getirebilenlere ve
bütün mahlûkāta Hâlık’ın nazarıyla bakabilen yüksek ruhlara ve keyfiyetli nesillere ihtiyaç vardır. Derviş
padişah Sultan Selîm, büyük fütuhâtının akabinde bu derviş rûhunu ne güzel ifade eder:
Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavgā imiş,
Bir velîye bende olmak, cümleden âlâ imiş!..
ISBN 978-605-9214-42-1
Sayfa: 174
Ebat: 10,5×20