İSTANBUL BEYİTLERİ
M. Nihat MALKOÇ mnm61mnm@hotmail.com
İstanbul derin lügat, o ne büyük mânâdır.
Zemherî bahçesinde açan gül-i rânâdır.
Bir tablodur İstanbul; baharında, güzünde,
Bütün güzellikleri birleştirmiş özünde.
İstanbul, âşıkların kalbini yoklayandır,
Hayatın sırlarını içinde saklayandır.
İstanbul dendiğinde hissiyat kalkar şâha,
Bu şehre âşık olan ayrılamaz bir daha.
İstanbul kafeste kuş, bülbül misâli öten,
Onlarca hükümdara odur yârenlik eden.
Asya’yla Avrupa’yı birleştiren köprüdür,
Üzerinden attığı Bizanslının kibridir.
Türkiye bir bedendir, İstanbul içinde can,
Yaşayan bir tarihtir; cami, çeşme, saray, han…
İstanbul hakikattir, gayrisi hep yalandır,
O ki bedeni aşıp kalplere yol bulandır.
İstanbul’da yaşamak talihtir, imtiyazdır,
Üstünde yaşamaya yüz sene bile azdır.
Fatih’in emâneti, hisarlarda bir burçtur,
İstanbul serlevhadır, hem sebep hem sonuçtur.
Yahya Kemal’e «Aziz», Necip Fazıl’a «Can»dır,
İstanbul gençlik çağı, büyük bir heyecandır.
Yedi tepe üstünde hayatın incisidir,
Güzellik yarışında dünya birincisidir.
Sadra şifâ vermekte kubbeler, minareler…
İstanbul’dan uzakta iyileşmez yâreler.
İstanbul nikâhımız, ebedî Türk vatanı…
Ona sahip çıkmazsan incitirsin atanı.
Bolluk ve berekettir, bir ebr-i nisandır o!
Cenâb-ı Hak’tan bize büyük bir ihsandır o!