NAMAZ İNSANA HUZUR VERİR

Prof. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com

 

 

BİR HADİS:

عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ :
سَمِعْتُ رسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ :

«فَذٰلِكَ مَثَلُ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ ، يَمْحُو اللّٰهُ بِهِنَّ الْخَطَايَا »

 

Ebû Hüreyre –radıyallâhu anh-’tan nakledildiğine göre; o, şöyle demiştir: Ben Allah Rasûlüsallâllâhu aleyhi ve sellemEfendimiz’den şöyle dediğini işittim:

 

“…Allah, bu beş vakit namazla günahları silip yok eder.” (Müslim, Mesâcid, 72)

 

BİR MESAJ:

 

“Namazını dosdoğru kıl, huzur bul!”

 

 

Mü’minin gönlüne derman, gözünün nûru namaz…

Onu hakkıyla kılan, ölse de onsuz kalamaz!

İstikāmet için insanlığa Hak’tan pusula

Döndürür kıbleye, Rahmân’a giden nurlu yola (Tâlî)

 

 

Fahr-i Kâinat –sallâllâhu aleyhi ve sellemEfendimiz’in son anlarıydı. Yalnız tesbih, tenzih, tevbe ve hamd hâlinde idi. Sık sık;

سُبْحَانَ اللّٰهِ وَبِحَمْدِه۪ أَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ

 

“Ben Allâh’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzîh eder ve O’na hamd ederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tevbe ederim.” diye duâ ediyordu. (Buhârî, Ezân, 123)

 

Vefâtına yakın zamanda, biz ümmetine son nasihatlerini şöyle etti:

 

Aman! Namaza! Namaza devam ediniz! Aman! Ellerinizin altındaki insanlara iyi davranınız! Onlar hakkında Allah’tan korkunuz! (Onların giyimlerini ihmal etmeyiniz! Karınlarını doyurunuz! Onlara yumuşak söz söyleyiniz!)” (Ebû Dâvûd, Edeb, 123)

 

Ardından mübârek ellerini, yanındaki su kabına batırıp ıslatarak mübârek yüzüne sürdü ve kelime-i tevhid zikrini yapmaya başladı. Son ânında da;

 

“Ey Allâh’ım! RefîkA‘, RefîkA’lâ!” diye diye mübârek rûh-i şeriflerini teslim eyledi. Yüzlerini ıslattıkları mübârek eli, yanındaki su kabının içine düştü!.. (Buhârî, Megāzî, 83)

 

Evet, namaz, sevgili Peygamberimiz’in vefât etmeden önce biz ümmetine tevdî ettiği bir emânettir. Namaz, hakikaten mühim bir ibâdettir. Namaz, insana huzur verir.

 

Huşû içinde ve tâdîl-i erkâna riâyet edilerek kılınan bir namaz, insana huzur verir.

 

Âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır:

 

Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar namazlarında tam bir tevâzu, teslîmiyet ve derin bir saygı içindedirler.” (elMü’minûn, 23/1-2)

 

Rasûl-i Ekrem Efendimiz, namaz vakti yaklaşınca Hazret-i Bilâl’i çağırır ve; Erihnâ Bilâl!” buyururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 78)

 

Yani;

 

“Ey Bilâl! Ezan oku da namaz kılarak gönlümüzü ferahlatalım!”

 

Onun için, yorulduysan namazla dinlenirsin. Gönül darlığın varsa, namazla gönlünü inşirâha erdirirsin. Moralin bozuksa, namazla moral bulursun. Bir derdin varsa, namazla derdine derman bulursun.

 

Namaz, insana huzur verir. Zira namazda kıyam vardır, rükû vardır. Cenâb-ı Hakk’a en yakın olunan secde vardır.

 

Namaz insana huzur verir, çünkü namazla gerek maddî ve gerekse mânevî kirlerden arınmış olunur.

 

Câbirradıyallâhu anh’tan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullahsallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

“Beş vakit namazın benzeri, sizden birinizin kapısı önünden akıp giden ve her gün içinde beş defa yıkandığı bol sulu bir ırmak gibidir.” (Müslim, Mesâcid, 284)

 

Namaz, hem zikirdir hem duâdır. Namaz vesilesiyle mü’min, her gün ubûdiyet ahdini yeniler. Namaz, kulluğun en zirvesinde yer alan bir ibâdettir. Namaz, sâlih amellerin ilk sırasında yer alır. Onun için, hayata namazla başlamak gerekir.

 

İbâdetlerin başı olan namazı dosdoğru kılmadığımız zaman, günlük yaşantımızın geri kalanında sırâtmüstakîm üzere yürüyebilmemiz zorlaşır. Fâtiha Sûresi vesilesiyle, nâfile namazlarla birlikte günde kırkı aşkın rekâtte;

 

Sırâtmüstakîmden ayırma!” diye Rabbimiz’e ilticâ ediyoruz. Namazı kılmadığımızda veya hakkıyla namaz kılamadığımızda, bu duâdan mahrum kalmış oluruz.

 

Yüce Rabbimiz Meâric Sûresi’nin 19-22. âyet-i kerîmelerinde şöyle buyurmaktadır:

 

“Gerçekten insan pek tahammülsüz bir tabiatta yaratılmıştır.

 

Başına bir fenalık geldi mi sızlanır durur.

 

Ama ona bir nimet nasip olursa iyice cimrileşir onu başkalarıyla paylaşmak istemez.

 

Ancak namazı hakkıyla kılanlar başka, onlar böyle değildirler.”

 

Âyet-i kerîmelerden anlaşılacağı üzere, dosdoğru kılınan namaz; kişiyi sabırsız ve tahammülsüz olmaktan, sızlanıp durmaktan alıkoymaktadır.

 

Bu bakımdan, bu kadar mühim bir ibâdeti zâyî etmemek lâzımdır. Zira kişiyi cehenneme sokan hususlardan biri de namaz kılmamaktır.

 

Âyet-i kerîmelerde geçtiğine göre, cennete giren mü’minler, cehenneme giren günahkârlara uzaktan uzağa sorarlar:

 

“–Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?”

 

Onlar da derler ki:

 

“–Biz, namaz kılanlardan değildik.” (elMüddessir, 74/42-43)

 

İnsanın, namazı kılmamakla, neyi kaybettiğinin farkında olması gerekir. Bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

 

“İkindi namazını kaçıran kimse, sanki ailesini ve malını yitirmiş gibidir.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 1)

 

Onun için namazı huşû içerisinde, sekînetle ve neşeyle kılmak gerek. Yüksünerek namaz kılınmaz. Desinler, diye namaz kılınmaz. Namazı severek, özümseyerek yudum yudum ve hissederek kılmak gerek.

 

İşte böyle bir namaz, insana huzur verir. Hem zâhirî hem de batınî tâdîl-i erkâna riâyet edilerek kılınan bir namaz, insana huzur verir.

 

-Allah korusun- aksi takdirde, kıldığımız namaz, kabule şâyân olmaz.

 

Es‘ad Erbilî Hazretleri, Mektûbât isimli eserinin namazla ilgili onuncu mektubunda;

 

Huşûu olmayan kimsenin, namazı kabule şâyân olmaz. Va‘d olunan faydası da beklenemez.” sözünü naklettikten sonra sözlerine şöyle devam eder:

 

“Bu gibi kimseler; ancak şerîat bakımından farzını edâ ettiklerinden, namaz kılan için tayin olunan şer‘î cezadan kendini kurtarmış olur.”

 

Namaz insana huzur verir, çünkü namazda besmele vardır hamdele vardır salvele vardır. Tesbih, tekbir, tahmîd vardır.

 

Namaz insana huzur verir, çünkü namazda Kur’ân vardır. O Kur’ân ki kalplerdeki hastalıklara şifâdır.

 

Namaz insana huzur verir, çünkü namazda Ümmü’l-Kitâb olan Fâtiha Sûresi vardır.

 

Fâtiha Sûresi ki içinde; övgü, niyaz, kulluk ahdini yenileme vardır. Fâtiha Sûresi vesilesiyle, yüce Rabbimiz’den sırâtmüstakîm üzere olmayı niyâz ederiz.

 

Yine Es‘ad Erbilî Hazretleri buyurur ki:

 

Namaz kılmaya başlayan bir kimse; iftitah tekbirinden selâm verinceye kadar kendisinin Cenâb-ı Hakk’ın huzûrunda bulunduğunu bilip, O’nun heybet ve azameti karşısında kendisinin merhamet ve şefkate muhtaç, günahkâr bir kul olduğunu bilmeli, ibâdetler arasında Cenâb-ı Hakk’ın en çok sevdiği olan namaz sayesinde söz ve hareketleriyle afv ve mağfiret talep edip O’nun lütuf ve ihsânını kazanmaya çalışarak korku ve haşyet duygusu içinde bulunmalıdır.”

 

Namaz; insana huzur verdiği gibi, kötülüklerden de alıkoyar. Yüce Rabbimiz âyet-i kerîmede şöyle buyurmaktadır:

 

“Namazı dosdoğru kıl! Çünkü bütün şartlarına riâyet edilerek hakkıyla kılınan namaz, insanı her türlü hayâsızlıktan, dînin ve aklın kabul etmediği şeylerden alıkoyar.” (elAnkebût, 29/45)

 

Namaz, aynı zamanda günahlara keffârettir. Sevgili Peygamberimiz bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyurmuştur:

 

“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece; beş vakit namaz ile iki cuma ve iki Ramazan, aralarında geçen günahlara keffâret olur.” (Müslim, Tahâret, 16)

 

Hadîs-i şerifte ifadesini bulduğu gibi;

 

Dînin direği namazdır.” (Tirmizî, Îmân, 8)

 

Sevgili Peygamberimiz’in gözümün nûru diyerek nitelendirdiği namaz ibâdeti, birçok bilinen ve bilinmeyen sır ve hikmetleri ihtivâ eden bir ibâdettir. Onun için namazı elimizden geldiği kadar huşû içerisinde ve tâdîl-i erkâna riâyet ederek kılmaya çalışmalıyız.

 

Güne, hayata insana huzur veren bir namazla başlamak ne güzel!..

 

Namazın hayatımıza kattığı huzur ile, hem dünyada huzur içerisinde hayatımızı idâme ettiririz hem de asıl âhirette ebedî saâdete nâil oluruz.

 

Sözlerimizi şairin şu duâsıyla bitirelim:

 

Bizi Rabbi, namaz dostu olanlardan kıl!

Bizi Rab onu hakkıyla kılanlardan kıl!

 

Âmîn