KERBELÂ MÂTEMİ

CELİL (Halil GÖKKAYA) halilgokkaya@gmail.com

 

 

 

Yetiş Muhammed, Rabbim yardım et!

Bulutlar ağlıyor, toprak ağlıyor.

Binlerce yıl geçti, azalmaz dehşet,

Hâlâ takvimlerde yaprak ağlıyor…

 

Kerbelâ’ya giden o yollar değil,

Yalnızca kavrulmuş o diller değil,

Peygamber soyundan has kullar değil;

«Hüseyin!» diyerek kısrak ağlıyor…

 

Bir hasta, hasretken damla suyuna,

O oku sen nasıl sürdün yayına?

Hazreti Ali’nin âl-i soyuna,

Vahşîce atılan mızrak ağlıyor…

 

Zilletle, hürriyet gezer kol kola,

İnsan olan insan dokunmaz kıla!

On dört koca asır boyunca hâlâ,

Medine’ye giden ulak ağlıyor…

 

Bebeğe hâince kim nişan almış?

Hüseyin’in başı anneye gelmiş.

Mazlumların kanlarıyla yazılmış,

Tarihin utancı varak ağlıyor…

 

Bu mâtemi dökemeyiz sözlere,

Şehidlik tesellî oldu özlere,

Merhametten yoksun kıskanç gözlere;

Ağıtla yıkanmış kundak ağlıyor…

 

Yetmiş câna karşı, binlerce şeytan,

Ayaklar altında çiğnenmez aslan!

Katleder mi müslümanı müslüman,

Yürekler hûn olmuş, idrak ağlıyor…

 

Size zulmedenler delidir deli,

Her iki dünyada kırılır eli!

Yetiş Muhammed, yetiş Ali!

Hazan burçlarında bayrak ağlıyor…

 

Yanar Celil Kerbelâ’nın nârına,

Âlemler dayanmaz âh u zârına!

Hasan’la-Hüseyn’in goncalarına,

On Muharrem atan şafak ağlıyor…

İns ü cin ağlıyor, melek ağlıyor…