RÂYETE MEYLEDERİZ -3-
Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com
Bir buçuk yıldır tarihin en vahşî saldırılarına göğüs geren Hamas ve diğer direnişçilerle medenî (!)
dünyanın gözü önünde iğrenç bir soykırıma tâbî tutulan Gazze’nin asil insanlarına…
(1578’de başlayan Osmanlı-Safevî Savaşı bütün şiddetiyle devam etmektedir. Bu savaşta; Osmanlı’ya, yardım etmek
üzere gelen ve büyük yararlılıklar gösteren Kırım hanzâdelerinden Gāzî Giray Safevîler tarafından esir alınmıştır.)
DÖRDÜNCÜ SAHNE
(Tebriz civarında ormanlık bir alan, 1585.
Sahnedekiler: Gāzî Giray, Dal Mehmet Bey, Hamza Mirza ve adamları.
Avlanmak üzere ormandadırlar. Akarsu ve kuş sesleri gelmektedir.)
GĀZÎ GİRAY:
(Hamza Mirza’ya işaret ederek)
Bak geyik kaçtı taşın arkasına!
HAMZA MİRZA:
Ne çevik bir hareket, vay canına!
Ben bu yandan sen o yandan gidelim,
Onu mutlak olarak bend edelim!
Deh!
GĀZÎ GİRAY:
(Yanındaki Dal Mehmet Bey’e alçak sesle söyler)
Peşimden sür aman Dal Mehmet,
Yok firâr etmek için çok mühlet!
(Uzun bir süre yol aldıktan sonra akşam olur. Havanın kararması, sahnenin ışıkları köreltilerek verilirken Gāzî Giray konuşur:)
Sanırım onları atlattık Dal!
DAL MEHMET BEY:
Umarım, amma yok atlarda mecâl!
Âh, bir saklanacak yer olsa!
GĀZÎ GİRAY:
İşte gür bir koruluk, etme tasa!
DAL MEHMET BEY:
(Koruluğa girerken endişeyle)
Kimse yoktur umarım!
GĀZÎ GİRAY:
Gel, boşver!
DAL MEHMET BEY:
Nerdeyiz şimdi, ne ıssız bir yer!
GĀZÎ GİRAY:
Durmayıp gün boyu kaç dağ aştık,
Sanırım biz Van’a çok yaklaştık!
DAL MEHMET BEY:
O zaman sürdürelim yolculuğu,
Alalım Van’da ışırken soluğu!
GĀZÎ GİRAY:
En çetin gün geceden yeğ tutulur,
Bu karanlıkta sefer müşkil olur.
Şaşarız tez gidelim isterken;
Varırız Hamza’ya, kaçtık derken!
Dinlenip fecr ile erken çıkalım,
Öğleden önce sınırdan akalım!
Şimdi sen yat uyu bir müddet için
Ben uyur sonra da sen beklersin!
(Sahne kararır)
*****
ŞAHISLAR:
Özdemiroğlu Osman Paşa (ö. 993/1585): Kafkas fatihi, oradaki ordunun serdarı ve sonra aynı zamanda sadrazam. Kafkasya’da cereyan eden savaşlarda Gāzî Giray’ın emrinde çarpıştığı kumandanı ve aynı zamanda yakın dostu.
Cağaloğlu Sinan Paşa (ö. 1014/1605): Kısa süre sadrazamlık da yapan, İran ve Celâlîlere karşı verilen savaşlara memur edilmiş hakkında değişik söylentiler bulunan Osmanlı serdarı. (Piyeste rolü olmamakla birlikte, ismi ve yaptığı işler zikredildiği için tanıtılmıştır.)
BEŞİNCİ SAHNE
(Erzurum’da Özdemiroğlu Osman Paşa’nın karargâhı, 1585.
Sahnedekiler: Gāzî Giray, Özdemiroğlu Osman Paşa ve adamları, iki münâdî.
Van Beylerbeyi Cağaloğlu Sinan Paşa tarafından gönderilen Gāzî Giray ve Dal Mehmet Bey için parlak bir karşılama merasimi vardır.)
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
(Kollarını açıp Gāzî Giray’ı şetâretle karşılayıp kucaklar)
Hamdülillâh Bora’mız esti yine,
Muktezâsınca nefes kesti yine!
Seni çok özlemişim beş yıldır,
Beş yıl ammâ, onu sandım beş asır!
GĀZÎ GİRAY:
Geçti Allāh’a şükür işte Paşam!
Yine tek yumruk olup cenge devam!
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
(Elinden tutmuş olduğu Gāzî Giray’ı otağına çekip, önünde sofra bulunan bir sediri göstererek oturmasını işaret ederken)
Tâ ki görsün o kızılbaş takımı,
Bizle harbin nic’olurmuş yıkımı!
GĀZÎ GİRAY:
(Karşılıklı iki sedirde oturarak yemek yerken konuşurlar)
Görür elbette paşam sâyende
Ordu emrinde, sadâret sende!
Kutlu olsun sana sadrâzamlık!
Bu büyük müjdeye memnun kaldık!
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
Sâde han olmadığın kaldı senin
O da bir gün olacaktır, bilesin!
Vakti gelsin diye bekler yalınız!
Hele gelsin, seni biz han yaparız!
GĀZÎ GİRAY:
Olur elbet o da sâyende paşam!
Sâhi, el-an nasıl ülkem, tebeam?
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
Mehmed’in ettiği mâlûm mu sana?
GĀZÎ GİRAY:
Kaç kez anlattı fakat Hamza bana.
İnanıp dinlemedim hiç sözünü;
O sebep, bilmiyorum iç yüzünü!
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
İmtinâ etti nefer yollamadan,
Dinlemez oldu nasîhat-ferman.
Bana emreyledi Hünkâr o vakit,
Git baş eğdir ona derhal, dedi git!
Ben de çıktım o sebepten Kırım’a,
Karşılaştım nice müşkille ama.
Hele Mehmed kuşatıp sardığı dem,
Atamazdım Kefe’den taşra kadem!
Tanrı göndermese İslâm Giray’ı,
Oradan kurtaramazdım paçayı!
Mehmed’in düştü sağ olsun peşine,
Öldürüp verdi nihâyet işine!
“Beni azletmeye kalkan yanılır;
Ben ‘han’ım, hutbede ismim anılır.
Basılan sikkelerim var!” dermiş
Ama İslâm onu cansız sermiş!
Böyle savdık o büyük gāileyi,
Çıktık İstanbul’a gāyetle iyi.
Hortlamış sonradan ancak, heyhât!
Bu sefer ismi Saâdet’le Murat!
Zât-ı şâhâne verip mührü bana,
“–Son ver artık” dedi hiddetle “buna!”
Bakmadık mevsime çıktık derhâl,
Yolda duyduk ki düzelmiş ahvâl!
İki âsî yenilip katlolmuş,
Ülke tekrar sükûnet bulmuş!
Hâkim olmuş yine İslâm Kırım’a,
Biz de geldik sevinip Erzurum’a.
Geldi müjden de nihâyet Van’dan,
Şükür üst üste sevindik candan!
Bizle birlik nice Çerkes ve Tatar,
Bekliyor emrini bak, karşıdalar!
GĀZÎ GİRAY:
O zaman durmayalım, haydi paşam!
Bir olup eyleyelim cenge devam!
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
Haydi öyleyse gazâ niyyetine!
GĀZÎ GİRAY:
Verelim son Safevî Devleti’ne!
(Mehter hücum marşı çalar. Sonrasında sahneye verilen duman eşliğinde top-tüfek ve; «Allah!.. Allah!..» sesleri duyulur. Sonrasında iki münâdî şunu ilân eder.)
MÜNÂDÎLER:
Paşa’nın emrini îlân ederiz:
Şimdiden sonra emindir Tebrîz!
Yapmasın yağma, başından korkan!
Pâdişah mülküdür Âzerbaycan!
(Münâdîlerin birkaç kez tekrarladığı ilândan sonra ışık onların gerisindeki Osman Paşa’nın otağını aydınlatır. Paşa hasta olup bir sedirde yatmakta, Gāzî Giray onun başında oturmaktadır.)
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
(Teessür içinde güçlükle konuşur)
İş değil bir yeri teslîm almak,
Asıl iş yağmaya mânî olmak!
Mâlesef bunda ben âciz kaldım,
Bu sebepten lekedâr oldu adım!
GĀZÎ GİRAY:
Üzmeyin suçlayarak kendinizi,
Buna dâhil edemez kimse sizi.
Yaptınız siz gereken neyse paşam!
Aldı baş çekmiş olanlar îdâm!
Daha neylerdi yatan bir hasta,
Gittiniz atlanarak en başta!
Gerçi hoş olmadı bir böyle çapul,
Ama bundan yine onlar mes’ûl!
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
Ordunun hâli nasıldır Gāzî?
Kırmamıştır umarım Hamza bizi!
GĀZÎ GİRAY:
O, Cağaloğlu hatâsıydı Paşam!
Bu sefer biz onu kırdık bi-tamâm!
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
Yüce Allāh’a şükürler olsun!
Sonu lâkin sanırım geldi yolun!
GĀZÎ GİRAY:
O ne söz öyle Paşam, etmeyiniz!
Daha cenk eyleriz inşallah biz.
ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA:
Dinle, çıkmam sanırım ben sehere,
Beni defneyle Diyâr-ı Bekr’e!
Gāzî Giray’ın Hüzzam Peşrevi’nin ilk hânesi neyle üflenirken sahne kararır:
bit.ly/3Fpld43)