SÂLİH AMELLER İŞLEMEKTE ACELE EDİN!
Prof. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com
BİR HADİS:
عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ
صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ :
« بَادِرُوا بِالْأَعْمَالِ سَبْعًا : هَلْ تَنْتَظِرُونَ … »
Ebû Hüreyre –radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Yedi şey gelmeden önce (sâlih) ameller işlemekte acele edin! Ne bekliyorsunuz? …” (Tirmizî, Zühd, 3)
BİR MESAJ:
“Ey mü’min kardeşim! İyi işler yapmakta, sâlih amel işlemekte acele et! Zira bir gün gelir şu anda elinde bulunan imkân ve fırsatları bulamayabilirsin!”
“Îmân edip hayırlı işler yapanlara gelince, onlar da cennetliktirler; onlar orada ebedî kalacaklardır.”
(el-Bakara, 2/82)
Rasûl-i Ekrem –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz, ashâbıyla birlikte olduğu bir günde şöyle buyurdu:
“Yedi şey gelmeden önce (sâlih) ameller işlemekte acele edin! Ne bekliyorsunuz?”
Sonrasında da o yedi şeyi şöyle sıraladı:
“1. Her şeyi unutturan fakirlik,
2. Azdırıp saptıran zenginlik,
3. (Her şeyi) bozup perişan eden, sıhhati bozan hastalık,
4. Bunaklaştıran ihtiyarlık,
5. Ansızın geliveren ölüm,
6. Beklenenlerin en şerlisi olan Deccâl,
7. (Hepsinden) daha dehşetli ve daha acı olan kıyâmet.”
Evet; sâlih ameller işlemekte, iyi işler yapmakta acele etmek lâzım. Bakarsın sağlığın bozulur veya gençliğin elinden gider, bir şeyler yapmakta zorlanırsın. Veya zenginken birden muhtaç duruma düşersin, sadaka vermeyi bırak karnını doyuracak parayı bile bulamazsın. En kötüsü de hayat böyle devam edecek derken, ânîden ölüm gelip çatar da hiçbir şey yapamayacak duruma geliverirsin!
Yukarıdaki hadîs-i şerifte Sevgili Peygamberimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-, elde imkân varken sâlih ameller yapmamızı şiddetle tavsiye buyurmaktadır. Peki, sâlih amel nedir, hangi şeyler sâlih amel kapsamına girer? Bu soruların cevabını birlikte bulmaya çalışalım:
İslâm dîni esas olarak, îman ve amelden müteşekkildir. Burada amelden maksat sâlih ameldir. «Sâlih» kelimesi Arapça kökenli olup; «iyi, düzgün, faydalı» mânâlarına gelir. Amel ise iş, faaliyet demektir. Dolayısıyla Allâh’ın rızâsına uygun olarak yapılan faydalı, doğru ve güzel işlerin hepsi sâlih amel kapsamına girmektedir.
Kur’ân-ı Kerim’de yer alan birçok âyet-i kerîmede îman ve sâlih amel, beraber zikredilmiştir. Bu âyet-i kerîmelerden birinde yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Îmân edip sâlih amel işleyenlere gelince, onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (el–Burûc, 85/11)
Âyet-i kerîmede de bildirildiği gibi; sağlam bir îmân ile birlikte sâlih amel, bizi cennete götürüp kurtuluşa erdirecek olan bir husustur. Buna göre sâlih amel, kurtuluşun anahtarıdır. Hepimizin bildiği Asr Sûresi’nde de, insanın ancak îmân edip sâlih amel işlediğinde kurtuluşa ereceği bildirilmektedir.
Sâlih amel, kişiyi Rabbine yaklaştırır. Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede şöyle buyuruyor:
“Sizi huzûrumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlâtlarınız. Îmân edip sâlih amel yapanlar müstesnâ, onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler.” (es–Sebe’, 34/37)
Hakikatte sâlih amel, îmânın bir tezâhürüdür. Îman kalpte yerleştiği gibi; bunun davranışlara, hayata yansıması gerekmektedir. İşte sâlih amel; îmânın, söz ve davranışlara, hayata yansımasıdır.
Bu bakımdan Sevgili Peygamberimiz’in tavsiyelerine kulak verip sâlih amel işlemekte acele etmek lâzım yoksa son pişmanlık fayda vermez. Zira Kur’ân-ı Kerim’de bu pişmanlıklardan biri, şöyle dile getirilmektedir:
“Sizden birine ölüm gelip de;
«–Rabbim! Ne olurdu ecelimi biraz daha erteleseydin de sadaka verip iyi kullardan olsaydım!» diye yalvarmadan önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın.” (el–Münâfikûn, 63/10)
Evvelâ şu hususu belirtmek yerinde olacaktır ki, sâlih amelde niyet çok mühimdir. Yani yaptığımızı samimî bir niyetle ve Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını gözeterek yapmak. Sevgili Peygamberimiz;
“Ameller niyetlere göredir.” (Buhârî, Îmân, 41) buyurarak bu hususa ehemmiyetle vurgu yapmıştır.
Sâlih amelin yelpazesi geniştir, ibâdetlerinden ticaretine kişinin bütün bir hayatını kuşatır. Bu mânâda namazı huşû ile kılmak en temel sâlih amellerden biridir.
Sâlih amel; yalnızca namaz, oruç, zekât gibi ibâdetlerden ibaret değildir. Günlük hayatta yapılan birçok güzel davranış da sâlih amel olarak kabul edilir. Meselâ; anne-babaya iyi davranmak, sâlih bir ameldir. Kur’ân ve Sünnet’te anne-babaya iyilik yapmak üzerinde ehemmiyetle durulmuştur.
Sadaka vermek, ihtiyaç sahiplerine maddî ve mânevî yardımda bulunmak, insanları gözetmek, sâlih amel olarak değerlendirilmiştir.
Sâlih amel ile takvâ arasında bir irtibat vardır. Sâlih ameller bizi takvâya götüren sebeplerdir. Sâlih amel -tabir câiz ise- bir zırh gibidir. Mü’min takvâya erişinceye kadar, sâlih ameller işlemeye devam eder. Dolayısıyla sâlih ameller işleyerek, takvâ ehli olunabileceğini unutmamak gerek.
Sâlih amel ile ihsan arasında bir irtibat vardır. İyilik yapmak, sâlih bir ameldir. Ağızdan çıkan güzel bir kelâm, sâlih bir ameldir. Yardımlaşma, doğruluk, adâlet gibi ahlâkî fazîletler, sâlih amelin birer yansımasıdır.
Hak yememek, adâletle hükmetmek, adâletli davranmak, sabır, şükür ve tevekkül, en mühim sâlih amellerdendir.
İşini güzel yapmak da sâlih bir ameldir. Hadîs-i şerifte buyurulduğu üzere;
“Allah, kulunun yaptığı işi sağlam ve güzel yapmasını sever.” (Müslim, Îmân, 43) Onun için öğretmen işini düzgün yapacak, talebe işini düzgün yapacak, sanayi ustası işini düzgün yapacak.
Her zaman yapmak değil, bazen yapmamak da sâlih bir ameldir. Bu mânâda haramlardan, günahlardan sakınmak da sâlih bir ameldir.
Yalan söylememek, kibirden sakınmak, sabırlı olmak gibi ahlâkî fazîletlere sahip olmak yani güzel ahlâk sahibi olmak da, sâlih bir ameldir. Hadîs-i şerifte;
“Sizin en hayırlınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.” (Buhârî, Edeb, 39) buyurulmuştur. Yine bir başka hadîs-i şerifte şöyle buyurulur:
“Mü’minlerin îman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır.” (Tirmizî, Îmân, 6)
İnsanlarla iyi geçinmek de sâlih ameldir. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Mü’min; insanların içinde yaşayan, onlarla iyi geçinen kimsedir. İnsanlarla iyi geçinmeyen veya onlardan rahatsız olan kimsede hayır yoktur.” (İbn-i Hanbel, 2/400)
Sâlih amel, mü’minin bütün bir hayatını kuşatır. Bu mânâda helâl yollardan ticaret yapmak da sâlih bir ameldir. Allah Rasûlü –sallâllâhu aleyhi ve sellem– şöyle buyurmaktadır:
“Sâlih bir kişi için, sâlih mal ne kadar güzeldir!” (İbn-i Hanbel, 4/197)
Mü’min kardeşine tebessüm etmek sâlih bir ameldir. Hattâ yoldaki bir çöpü almak bile sâlih bir ameldir.
Kur’ân tilâveti sâlih bir ameldir. Sevgili Peygamberimiz bir gün ashâbına şöyle seslendi:
“Kur’ân okuyunuz! Çünkü o, kıyâmet günü kendisiyle hemhâl olan kişilere şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn, 252)
Demek ki sâlih ameller, mahşer günü bizim için şefaatçi olacaklar. Çünkü sâlih ameller bâkîdir, iz bırakır. Zira hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
“Üç şey öleni (mezara kadar) takip eder; ikisi geri döner, biri kalır. Ailesi, malı ve ameli onu takip eder. Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır.” (Müslim, Zühd, 5)
Sâlih amellerle tezyîn olmuş bir hayat; huzurlu, sağlıklı ve başarılı bir hayattır. Sâlih ameller dünyamızı aydınlattığı gibi kabrimizi de nurlandırır. Allah Rasûlü –sallâllâhu aleyhi ve sellem– şöyle buyurmaktadır:
“Cenâze kabre konduğu zaman kendisini teşyî edenlerin daha ayak sesleri kesilmemiştir ki, melekler gelir kendisine soru sorarlar.
Tam o dakikada nûrânî bir şey gelir onun baş ucuna oturur. Bu onun namazıdır.
Bir başka nûrânî şey ayak ucuna oturur. Bu onun sâir hayrât ve hasenâtıdır.
Bir başka nûrânî şey onun sağ tarafına oturur. Bu onun orucudur.
Bir başka nûrânî şey sol tarafına oturur bu da onun zekâtıdır.
Bunlar, sağdan ve soldan kabrin onun kemiklerini sıkmasına (canını yakmasına), sıkıntılar vermesine karşı onu korurlar.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 3/51)
Sâlih ameller, kabri nurlandırdığı gibi mahşerin şâhitleridir. Sâlih ameller, mahşerde bizim lehimize şâhitlik edecektir. Zira o gün ağızlara mühür vurulacak, âzâlar konuşacak, yapılan ameller dile gelecek, Rabbimiz’in rızâsını umarak kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar lehimize şâhitlik edecek.
Velhâsıl içindekiler ile birlikte bütün bir yeryüzü o gün şâhitlik edecek.
“İşte o gün yer, üstünde olan biten bütün haberlerini anlatır.” (ez–Zilzâl, 99/4)
Peygamber Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bu âyet-i kerîmeyi okuduktan sonra ashâbına;
“–Yerin haberleri nedir, bilir misiniz?” diye sordu.
Onlar;
“–Allah ve Rasûlü bilir.” dediler.
Bunun üzerine Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Yerin haberleri, üzerindeki her bir adamın ve her bir kadının neler yapmış olduğuna yeryüzünün şâhitlik etmesidir. «Bu, falan günü şöyle şöyle yaptı.» der; işte bu onun haberidir.” buyurdu. (Tirmizî, Tefsîr, 99)
Netice olarak; yaşadığımız hayatın bir imtihan hayatı olduğunu unutmayıp, elimizden geldiği kadar iyi işler yapmak için gayret göstermeliyiz. Fakirlik gelmeden önce, hastalık kapımızı çalmadan önce, ansızın ölüm gelmeden önce ve kıyâmetin dehşeti yüreklere düşmeden önce; sâlih ameller yapmakta acele edelim. Unutmayalım ki bu imkân ve fırsatları, bir daha bulamayabiliriz.
Ve yine unutmayalım ki dünya hayatı, ekin ekme yeridir. Hasat yeri değildir. Hasat yeri âhirettir. Ne ekersek onu biçeriz.
Sâlih amel işleyen sâlih kullar; dünyada güzel, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayacak, asıl mükâfâtı âhirette alacaklardır. Yüce Allah tarafından en güzel şekilde mükâfatlandırılacaklardır. Kudsî bir hadîs-i şerifte yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklına gelmeyen şeyler hazırladım.” (Müslim, Cennet, 2)
Yine âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır:
“Erkek olsun, kadın olsun, her kim mü’min olarak sâlih amel işlerse, ona güzel bir hayat yaşatırız ve mükâfatlarını yaptıklarının en güzeli ile veririz.” (en–Nahl, 16/97)
Bu bakımdan mü’minler olarak, Allâh’ın rızâsını kazanmak için sâlih amellere yönelmeli ve hayatımızı gücümüzün yettiği kadar bu doğrultuda şekillendirmeliyiz.
Ne mutlu îmân ettikten sonra sâlih ameller işleyerek hayatını tezyîn edebilenlere!..
Rabbimiz, cümlemizi sâlih ameller işlemeye muvaffak kılsın!
Rabbimiz, cümlemizi hem dünyada hem de âhirette kurtuluşa erenlerden eylesin!
Âmîn…