NE KADAR LÂZIMSA GÖNDERELİM

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Nakşibendî şeyhi Ubeydullah Ahrâr -kuddîse sirruhû-, 1404’te Taşkent’te doğdu. Nakşibendî geleneğinde «Hâce-i Ahrâr» diye tanınır. Çocukluğunda hem mektebe devam etti hem de ziraatla uğraşan babasına yardım etti. Yirmi iki yaşında ilim tahsil etmek için Semerkant’a gitti. 1431’de Nakşibendî şeyhi Yâkûb-i Çerhî -kuddîse sirruhû-’ya intisâb etti ve şeyhinden hilâfet alarak Herat’a döndü. “Tasavvuf, herkesin yükünü […]

Continue reading »

ESKİ BİR SARIK

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Nakşibendî şeyhlerinden Ubeydullah Ahrâr -kuddise sirruhû-, 1404’te Taşkent’te doğdu. Nakşibendî geleneğinde Hâce-i Ahrâr diye tanınır. Çocukluğunda hem mektebe devam etti, hem de ziraatla uğraşan babasına yardımcı oldu. Yirmi iki yaşına geldiğinde ilim tahsili için Semerkant’a gitti. 1431’de Nakşibendî şeyhi Ya‘kûb-i Çerhî -kuddise sirruhû-’ya intisâb etti ve şeyhinden hilâfet alarak Herat’a döndü. Yâkûb-i Çerhî -kuddise […]

Continue reading »

Ashab Neler Yapmış, BİZ NELER YAPMALIYIZ?

YAZAR : Ahmet ZİYLAN Rabbimiz mü’minleri birbirine zimmetlemiş. Bana zimmetli ne demek? “Bu kardeşim, bana emânet, ben onun sorumlusuyum.” demek. Aç ise benim onu doyuracak imkânım varsa, doyurmakla mes’ûlüm. «Bana ne!» yoktur, Ubeydullah Ahrâr Hazretleri ne yapmış? “–Beni doyur.” diyen kişiyi aşçıya götürmüş; “–Şu adamı doyurun. Verecek param yok, sarığım eski ama temizdir, bulaşık bezi yaparsınız.” demiş. Aşçı almak istemediği […]

Continue reading »