Şiir Diliyle Hadisler -35-

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) فَإِنَّ يَدَ اللَّهِ عَلَى الْجَمَاعَةِ ، فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ مَنْ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ يَرْكُضُ “Allâh’ın eli cemaat üzerindedir. Şeytan cemaate muhalefet edenle hareket eder.” (Nesâî, Tahrîm, 6) Hayırda birliğe derhâl icâbet eylemeli; «Cemâat üzredir ey dost! Cenâb-ı Hakk’ın eli…» Berâber olmalı mü’minler, emr-i Rahman’dır, «Muhâlefet edenin rehberiyse şeytandır…» vezni: mefâilün / feilâtün / mefâilün / […]

Continue reading »

GÖNÜL SARAYI

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) İlim ilim o yiğit, keşfedip bilinmeyeni, Ebussuûd olarak yazdı hiç silinmeyeni… Zikir zikir o Hüdâyî isimli bir kuldu, Gönül sarâyı makāmında pâdişâh oldu. vezni: mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün (fa’lün)

Continue reading »

GELSİN!

ŞAİR : FECRÎ (İbrahim BAZ) ibrahim.baz@hotmail.com Sözünü eden çok, resmine bakıp, Aşkı diyen değil, duyanlar gelsin! Mevlânâ misali nârında yanıp, Aşk ile özünü yuyanlar gelsin! Kınayan kınasa asla bakmadan, Yansa, kavrulsa bir an bıkmadan, Sevdiği uğruna gözün kırpmadan, Başını sehpaya koyanlar gelsin! Rehberi Hak’tır aşk yoktur şerîki, Cümle Hak dostunun budur tarîki, Kalbinden çıkarıp başka refîki, Aşkı imam bilip, uyanlar […]

Continue reading »

HAZRET-İ ÖMER -radıyallâhu anh-

ŞAİR : Ali AĞIR aliagir70@gmail.com Gül Nebî’den duâ almış bir mertti, Cesaret güneşi Hazret-i Ömer. Heybetli, sözünün eri, cömertti, Asâlet güneşi Hazret-i Ömer. Çıktığı o yolda müşrik neferdi, Peygamber’i öldürmekti tek derdi, Kur’ân ikliminde kalbi yeşerdi, Hidâyet güneşi Hazret-i Ömer. Gönülden tekbirler… Safâ’da bayram, Bu bir fetihti, bu Hak’tan bir ikram, Îmân edince güç kazandı İslâm, Kerâmet güneşi Hazret-i Ömer. […]

Continue reading »

117. SAYI TAKDİM

  Kıymetli Okuyucularımız, Gül cezbeder. Gül; tebessüm ettirir, gönle ferahlık verir. Rengiyle, râyihasıyla, cemâliyle… Diken ise batar. Diken; yaralar, rahatsız eder, uzaklaştırır. Bizim dünyamız, Güller Gülü’nün teşkil ettiği bir gülistan idi. Onu böylesine kaktüsler çölüne dönüştüren şey ne oldu? Batı… Batı, zehirli bir kaktüs gibi istîlâ etti dünyayı. Anlayışıyla, modasıyla, kültürüyle, düşüncesiyle… Batı, kaktüs dikenleri gibi battı. Ona sarılan saplandı […]

Continue reading »

KAKTÜS OLMA, GÜL OL!

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com İnsanlık çarşısında; Ne zaman diken gibi, kaktüs gibi bir beyan devreye girse, ortalık darmadağın oluyor. Kaktüs gibi bir davranış yüzünden ülkeler ve memleketler birbirine giriyor. Kaktüs gibi yaklaşımlarla nice savaşlar patlak veriyor. Kaktüs gibi zulümler hortluyor. Buna mukabil; Ne zaman gül misali ifadeler ve muhafazalı yaklaşımlar meydanlara hâkim olsa, o zaman da her […]

Continue reading »

ÖLECEK ve DİRİLECEĞİZ

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr Bütün insanlığın kurtuluşu için çırpınan Peygamberimiz -aleyhisselâm- ve İslâm ile şereflenen sahâbe-i kiram, gece-gündüz çalışıyorlardı. Nasipsiz müşrikler de aynı şekilde gece-gündüz çalışıyordu. Bir tarafta İslâm güneşinin her tarafı aydınlatması için hayatını ortaya koyanlar varken, diğer tarafta da İslâm güneşine karşı çıkıp putlarına yükledikleri kendi hâkimiyetleri için hayatlarını ortaya koyanlar vardı. Hak ile bâtılın savaşıydı bu! […]

Continue reading »

MÜ’MİNİN DİLİYLE İMTİHANI

YAZAR : Yard. Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com BİR HADİS: عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عَبْدِ اللّٰهِ الثَّقَفِيِّ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللّٰهِ حَدِّثْنِي بِأَمْرٍ أَعْتَصِمُ بِهِ قَالَ قُلْ رَبِّيَ اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقِمْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللّٰهِ مَا أَخْوَفُ مَا تَخَافُ عَلَيَّ فَأَخَذَ بِلِسَانِ نَفْسِه۪ ثُمَّ قَالَ هٰذَا Süfyân bin Abdullah es-Sekafî -radıyallâhu anh- anlatıyor: “–Ey Allâh’ın Rasûlü, bana sımsıkı sarılacağım bir […]

Continue reading »

Unutulmuş Bir Âdetimiz: FERGAB

YAZAR : İlyas KAYAOKAY kayaokay_2323@hotmail.com Kur’ân-ı Kerîm’in doksan dördüncü sûresi olan İnşirah, sekiz âyetten müteşekkil olup Peygamberimiz’in mâruz kaldığı sıkıntı ve zorluklar karşısında, kendisini teselli etmek gayesiyle nâzil olmuştur. İnşirah; açılma, açıklık, ferahlık anlamına gelmektedir: 1. Elem neşrah leke sadrak: Sen’in göğsünü açmadık mı (darlığını genişletmedik mi)? 2. Ve vada‘nâ ‘anke vizrak: (Hakikati açarak beşeriyet) yükünü Sen’den almadık mı? 3. […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – ŞAŞMASIN ADÂLETİ

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Seyyid Emîr Külâl -kuddise sirruhû- 1284 senesinde Buhâra’nın Süharî Köyü’nde doğdu. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in neslindendir. Çömlekçi mânâsına gelen «Külâl» lâkabıyla anılır. Emîr Külâl Hazretleri gençliğinde güreşmeyi çok severdi. Bir gün güreş meydanında Muhammed Baba Semmâsî ile tanışıp talebesi oldu. Kısa zamanda kemâle erdi. Daha sonra Bahâeddin Nakşibend’in tasavvufî terbiyesiyle vazifelendirildi. Emîr […]

Continue reading »
1 106 107 108 109 110 171