Yaşamaktan mı Yaşamamaktan mı? YAŞLANMAK

YAZAR : Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Tasavvufta mürşid için kullanılan kelimeler: Şeyh: Arapçada yaşlı, büyük. Pîr: Farsçada yaşlı. Baba, Dede: Türkçemizde malûm aile büyükleri. Bir kültürün, bir mefhumu nasıl adlandırdığı önemli bir ipucudur. O mefhumun o kültürdeki yerini bu ipuçlarından hareketle anlayabiliriz. Mürşid kelimesine sıfat olarak gelen ve «olgun» demek olan «kâmil» de yaşlılık için kullanılan tabirlerden. Sinn-i kemâle ulaşmak, […]

Continue reading »

ÇOK YAŞAMAK MI YOKSA BEREKETLİ ÖMÜR MÜ?

YAZAR : Sami BÜYÜKKAYNAK skaynak48@hotmail.com Âhirzamandayız. Günler su gibi akıp gidiyor. Âhirzamanda günlerin insanın elinden kayıp gideceğini Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle bildiriyor: “Zaman öyle yaklaşır, peş peşe gelir hızlanır ki; bir sene bir ay, bir ay bir hafta, bir hafta bir gün, bir gün bir saat, bir saat bir ateş kıvılcımı kadar olur.’’ (Tirmizî, Zühd, 24) Ömürlerin bereketi, […]

Continue reading »

ŞU GEÇTİĞİM YOLLAR…

YAZAR : H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Dizlerinden gelen itirazlara aldırmayıp kendini bir sonraki adımı atmaya zorlarken; «İnsan yokuş tırmanırken yaşlandığını daha çok hissediyor.» diye düşündü. Bu dar ve dik yokuşlu sokağa girdiğinde, ayakları kendiliğinden temposunu yavaşlatırdı. Sanki bütün bedeni ağız birliği etmiş; «Artık emekli olmalısın!» diye figan ediyordu. On bir senedir; işe gittiği her günün sabahı, durağa varmak için aynı […]

Continue reading »

SÖZ ULUNUN SU KİÇİĞİN*

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com “Allâh’ın nûru; insanın hekimi olursa, ona ihtiyarlıktan, hararetten hiçbir eksiklik gelir mi?” (Hazret-i Mevlânâ, Mesnevî) Toplumlar sanayileştikçe; bu durumun dayattığı batı tipi modernleşme ve şehirleşme sebebiyle, yaşlıların toplum içerisindeki yerleri konusunda, sıkıntılar baş göstermeye başladı. Bu gibi toplumlar; klâsik toplumlara göre, daha fazla nüfus ve göç hareketlerine maruz kaldığından ve aile yapıları geniş […]

Continue reading »

Ebedî Hayatın Kapısında; ÖMRÜN SON DEMLERİ

YAZAR : B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Kâinatta, canlı-cansız her şey, hikmetine binâen fânî; «bâkî» olan ise, sadece onu yaratan Allah Teâlâ -celle celâlühû-. İnsan mahlûkat içinde «ilâhî nefha»ya mazhar olarak, en şerefli ve en güzel kıvamda yaratılmış bir varlık. Bu fevkalâde yüksek vasfı dolayısıyla; bütün mahlûkat kendisine musahhar kılınarak, yüce Yaratıcı’nın yeryüzündeki halîfesi olma gibi son derece mes‘ûliyetli bir vazife […]

Continue reading »

Son Yaprak Düşünce
HANGİ MEVSİM GELECEK?

YAZAR : M.Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com İnsanoğlu; göremediği zaman çok tuhaf, görebildiği zaman bambaşka bir varlık. Gözünü açsın diye verilen ömrün can yaprağı, dünya tozuyla dolup da onu âmâlaştırdığı zaman; yüce hakikati anlatabilmek, sadece o yaprağın düşmesine bağlı. Peygamber oğlu olanlar için bile böyle olmuş. Son yaprak düşmedikçe, hangi mevsimin başına geleceğini anlayamamışlar, gaflet zebûnu olarak yaşamışlar. Sonları eyvahla bitmiş. […]

Continue reading »

ÖMRÜN SON FASLI ve…

YAZAR : Hadi ÖNAL hadional23@gmail.com Belli bir yaştan sonra insan, dönüp bakıyor da ardına; içerisinde güzelliklerin olduğu kadar acıların da saklandığı bir sürü kırık dökük yıl… Adına ömür denilen doğumdan ölüme varoluş süresi… Yûnus Emre’nin; Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi… Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi… diye tanımladığı; Yahya Kemal BEYATLI’nın; Fânî ömür […]

Continue reading »

Ömrün Dört Mevsiminde de İSTİKAMET ÜZERE BİR HAYAT

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi GAFLET EN BÜYÜK DERT Rivâyete göre İsa -aleyhisselâm-; teni alacalı ve iki şakağı da çökük, hasta bir adama rastladı. O şahıs, üzerindeki hastalıklardan âdetâ habersiz bir hâlde kendi kendine şöyle şükrediyordu: “–Yâ Rabbî! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, insanların pek çoğunu müptelâ kıldığın dertten beni halâs eyledin!..” İsa -aleyhisselâm-, muhatabının idrak seviyesini […]

Continue reading »

BU ÂLEM FÂNÎ!

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK Asr-ı saâdetten bir kıssa. Hissemizi alarak ibret ile okuyalım, dinleyelim. Hâne-i sâadette her zamankinden farklı bir hâl vardı. Efendimiz suskun ve durgundu. İçeri girmek için izin isteyen kimseye izin verilmiyordu. Sonra Hazret-i Ebûbekir ve Hazret-i Ömer müsaade isteyince, onlara izn-i nebevî verildi ve içeri girdiler. Peygamberimiz oturuyordu, etrafında ezvâc-ı Nebî… Ses yoktu… Fakat Efendimiz’i bu ağır […]

Continue reading »

KORKMA YAKLAŞ!..

YAZAR : Ahmet ZİYLAN Malûmunuz; Bu köşede yayımladığımız Hayat Notlarımızı; «İki Çift Söz Yeter» ve «Yücelerde Bir Bardak Çay» başlıklı iki kitapta topladık. Elhamdülillâh; halkımızdan, okuyucularımızdan güzel yansımalar aldım. Yüzakı Yayıncılığın kendine mahsus; resimli, spot cümleli, güzel mizanpajı da kitabı okutan bir başka unsur oldu. Eline alan çoğu kimse; “Ben kitap okuyan bir adam değilim. Fakat bunu elime alınca elli-yüz […]

Continue reading »
1 202 203 204 205 206 274