İSLÂM’I YAŞAMAK RAHMET

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Kalbe kevser suyu, bir âb-ı hayat; dîn-i mübîn, Onu içtikçe şifâ buldu semâvât u zemîn! Kaldırır, yerde bırakmaz kulu İslâm burağı, Götürür ümmeti mîrâca Muhammed el-Emîn! O cihân tâcı, duâ kıldı günâhkâra dahî, Hep berâber diyelim cân u gönülden; âmîn! Feyz-i İslâm’a avuç, sâdece insanlar mı? Cümle dağlar, dereler, ay ve güneşler mü’min! Öyle […]

Continue reading »

İSMÂİL’E SOR!

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Dönerek haykırıyor yerküre: Devran bu değil, Göz niçin perdeye dalmış, kula seyran bu değil!.. Hisse var kıssada… Seyrî yine; «İsmâil’e sor!» Koç fedâ eyle fakat, sâdece kurban bu değil!.. vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün (fâilâtün) (fa’lün)

Continue reading »

115.SAYI TAKDİM

Takdim Hayatın bir tabiat döngüsü var: İlkbahar, yaz, sonbahar, kış… Bir de okulların, eğitimin her yıla kattığı bir döngü var: Eğitim-öğretim yılının başlaması, ara tatil, ikinci dönem ve yaz tatili… Sonra tekrar dönem başı… Kimi için TEOG, kimi için YGS, LYS… Üniversiteliler için vize-final… Kendimizinki bitince, çocuklarımızınki başlıyor, sonra torunların… Fakat ömrün yılları bu mevsimleri kovalamakla geçiyor. Bu döngü kısır […]

Continue reading »

GEÇER BİLE!

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Eller ekin zamânı ekerken biçer bile, Gelmez denen, bir anda gelirken geçer bile… Var sanma, beklemek diye bir şey cihanda, yok; Kervânımız devamlı, konarken göçer bile… Bilmem zamânı, önce ne, âhir nedir? Sebep; Günler evimde perde kaparken açar bile… Kim derse çok sürer, sonu varken şu zulmeti, Aydan güneş ziyâyı alırken saçar bile… Her […]

Continue reading »

Bİ’R-İ MAÛNE FÂCİASI!..

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Hazret-i Peygamber’i Bir Ay Ağlatan Katliâm Bİ’R-İ MAÛNE FÂCİASI!.. Fecî yaşandı Recî zulmü, yaktı tâ ciğeri, Kül etti Bi’r-i Maûne’yse, zulmün en beteri! Ebû Berâ, Necid’in zâtı, attı Ravza’ya can, Muallim istedi ısrarla: “–Ey Rasûl-i cihan, Nasıl eğitmeli İslâm olan kabîlemizi? Kerem buyur, hocalar yolla, irşad eyle bizi!” Fakat Recî kederinden hüzünlü Peygamber, Buyurdu: […]

Continue reading »

GÖNÜL BORCU

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Yere düşmüş ezilen bir sürü mazlûmu görüp, Istırap paylaşacak bir ciğerin var mı gönül? Ulaşır her yaranın dert ile feryâdı sana, Fukarâ kullara şefkat kilerin var mı gönül? Hep berâber bu gönül borcunu îfâya hazır, Kara gün dostu olan bir neferin var mı gönül? Vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün (fâilâtün) (fa‘lün)

Continue reading »

RAHMETİN ŞARTI…

ŞAİR : SEYRÎ (M.Ali EŞMELİ) Istırap, ağrı, cefâ, kullara göklerden ayar, Bu ayardan kaçanın kalbi söner, rûhu kayar… Dönüşür inciye ter, ince sanattan sonra, Taç giyersin yorulan çifte kanattan sonra! Okyanus sanma şu durgun iki-üç damla suyu, Yedi deryâ gibilik, Dicle-Fırat’tan sonra! Aldanıp nefsine aslā çileden kaçma gönül, Bâğ-ı cennet, ateş üstünde sırattan sonra! Her ekin, can gibi muhtaç kavuran […]

Continue reading »

HARAMDA LEZZET YOK!

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Zannetti ki nefis dünyada var tat, Havva’yı da Âdem’i de etti mat!.. Hiç bakmadı haram ile helâle, Hatâ yaptı akıl, düştü melâle… Çok şükür, tevbeyle yıkandı garaz, Helâl gözetildi, kalmadı maraz…

Continue reading »

CİNNETTEN CENNETE DOĞRU

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Birisi, tutup da kamyon altına atlasa, ne denir: –Cinnet! Birisi de, kendini uçuruma atıp kayalarda parçalansa, ne denir: –Berbat bir cinnet! Bir diğeri, tüm aile fertlerine kıyarak kendini de öldürse, ne denir: –Cinnetten beter bir cinnet! Bir diğeri de, beş bin voltluk bir elektriğe aldırmayıp kömür olsa, ne denir: –Delirmiş bir cinnet! Bir […]

Continue reading »
1 13 14 15 16 17