SU KASİDESİ’NDE GÜRÜL GÜRÜL AKAN PEYGAMBER SEVGİSİ

SEYR M.ALİ EŞMELİ Bir gün Hazret-i Ömer, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e: “–Yâ Rasûlâllah, Sen’i canım hâriç, her şeyden daha çok seviyorum…” dedi. Hazret-i Peygamber Efendimiz de: “–Bir kimse, beni, anasından, babasından, canından ve bütün insanlardan daha fazla sevmedikçe, kâmil mânâda îman etmiş sayılmaz!” buyurdular. Bunun üzerine Hazret-i Ömer: “–Seni canımdan da çok seviyorum, yâ Rasûlâllah!” diyerek muhabbet tazeledi. O […]

Continue reading »

MAHLAS NÜKTELERİ 4

PROF. DR. NİHAT ÖZTOPRAK XVII. yüzyılın sivri dilli, nüktedan şairi Nef’î (öl. 1635) ilk önceleri «zarar veren, zararlı» anlamına gelen «Darrî (Zarrî)» kelimesini mahlâs olarak seçmişti. Mahlâsına uygun olarak yalın kılınç etrafını kırıp geçirmekte iken, devrin âlim şairlerinden Gelibolulu Âlî (öl. 1600), zararlı değil yararlı olması temennisiyle ona «faydalı, yararlı» anlamlarına gelen «Nef’î» kelimesini mahlâs olarak teklif etti. Âlî, bu […]

Continue reading »

BİR BAHÇE HİKAYESİ

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI İşinin ehli, mahir bir bahçıvan vardı. Saray gibi evinin etrafındaki bahçenin; her tarafı maharetini, zevkini, cemâlini gösteren çiçeklerle bezenmişti. Bu çiçeklerin çoğu saksılarda, özel bölmelerde yetiştirilmişti. Fakat bahçesinin en merkezî yerine henüz bir şey ekmemiş, dikmemişti. En sona bırakmıştı orayı. Bir gün «vakit geldi» diyerek îtina ile bu bölgeye toprak döktü, hayalindeki çiçeklerin, bitkilerin yetişmesi için her […]

Continue reading »

DÜŞMANI SEVİNDİREN DOST

PROF. DR. AHMET SEVGİ insanlar toplu hâlde yaşarlar. Bu onlar için bir mecburiyettir. Çünkü birbirlerine muhtaçtırlar. Şair İzzet’in dediği gibi Lokman da olsanız gün gelir bir tabibin himmetine muhtaç olursunuz: Bu hikemhâne-i fânîde olur âhir-i kâr Bir tabîbin yed-i tedbîrine Lokman muhtaç. Ama buna rağmen cemiyet hayatında dostluk ve arkadaşlığın yanında düşmanlık ve ihânet de vardır. Biz bu yazımızda dostluk […]

Continue reading »

AZ SÖZ ERİN YÜKÜDÜR

AYLA AĞABEGÜM Az söz erin yüküdür, Çok söz hayvan yüküdür. Bilene bu söz yeter, Sende güher var ise. (Yunus Emre) derken bize şiir anlayışını da belirtmiş oluyor. Şiir var olduğundan bugüne kadar, şairler ve mütefekkirler tarafından tanımlanmış, tanımlanmaya da devam edecektir. Şiiri seven okuyucular ise, bu tariflerden ruhlarına uygun olanı benimseyeceklerdir. Talebelik yıllarından bugüne kadar Ahmet Haşim’in, Yahya Kemal’in, Necip […]

Continue reading »

ONLAR BÖYLE SEVİYORLARDI…2

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Hayatın her safhasında kalbimiz, Allah Rasûlü’nü seyretmeli ve O’ndan aldığı akislerle huzur, feyiz ve istikamet kazanmalıdır. Ashâb-ı kiram, bu huzuru elde edebilmek için her şeyini feda ederek sînesinden: «Yâ Rasûlâllah! Canım, malım, her şeyim Sana feda olsun!» dedi. O’na muhabbet duyan âşıkların ömürleri, fânî cesetleri toprak olduktan sonra da, yüreklerindeki coşkun muhabbetlerinin ebedîliği içerisinde […]

Continue reading »

Muhyİddîn-İ Arabî’den VASİYETLER

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM VASİYET VE HİKMETLER Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri, öncelikle Kur’ân ve sünnetten süzdüğü bilgilerin, sonra da kendisinden önce yaşayan ulemâ ve evliyânın eserlerinin ve başta Fütûhât-ı Mekkiyye’si olmak üzere bütün kendi kitaplarının özünü 201 vasiyette toplamıştır. VASİYET 15-F Fitne ve imtihan binasının dördüncü sütunu evlât sevgisidir. Evlât, babasının sırrı, ciğerparesi ve varlıklar içinde ona en yakını […]

Continue reading »

GERİSİ HEP ANGARYA

Naci ÖZTÜRK Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i sevmek deyince şöyle bir durmalı. Çünkü bu bambaşka bir sevgi. Bir muhabbet zirvesi. Çünkü Cenâb-ı Hak: “Habîbim, sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım.” buyuruyor. Bu sebeple O, bütün varlıkların sevgilisi olmuştur. Ağaçlar, taşlar, kuşlar, ırmaklar, deryalar, bütün nebâtat, cemâdat, hâsılı bütün âlemler O’nu sevmekte. Melekler sevmekte. Çünkü O’nu Allah çok ayrı bir muhabbet […]

Continue reading »

KRALIN KARŞISINDA

İrfan ÖZTÜRK Ömer bin Abdülaziz zamanında Müslümanlar, Bizans ile mücadeleye devam ediyorlardı. Bu muharebelerden birinde, Müslümanlardan yirmi kişi düşmanın eline esir düşmüştü. Bizans Kralı, Müslüman askerlerini görmeyi çok arzu ediyordu. Zira bu yaman askerlerin harp edişleri arslanlar gibiydi. Merak ediyordu, bunlar nasıl insandı? Nasıl oluyor da ateşe atılan pervaneler gibi ölüme atılıyorlardı? Bu kahraman İslâm arslanlarını görmek için sabırsızlanıyordu. Tutulan […]

Continue reading »

KOŞTURURKEN UNUTMAMAMIZ GEREKEN

Bünyamin ÇİL   İnsan ömrü, hayatın telâşları içinde çırpınışlarla geçer. Bu noktada adımların doğruluğu ve eğriliğini ayarlamak, güzel işler ve hizmetler yapmak kadar onları hayırlı neticelere göre gerçekleştirebilmek de son derecede önemlidir. Çünkü pek çok güzel işler olur ki, koşuşturmalar esnasında düşülen gafletler yüzünden hayırla neticelenmeyebilir. Zira namaz gibi yüksek bir ibadet bile içine riya ve gaflet karışınca nasıl birinci […]

Continue reading »
1 898 899 900 901 902 954