İNSANLIK ŞAHSİYETE HAYRAN

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com

m_a_esmeli-SAYI140

Yüce Allah;

‒İnsan, ahsen-i takvimdir,

‒Yeryüzünde benim vezirimdir, dedi.

Tahtını kaybeden şeytan, dudak büktü;

‒En büyük düşmanımdır,

‒İntikam alacağım, dedi.

İki kutup oluştu: Hak ve bâtıl.

Derin ve bitmez bir mücadele başladı bu imtihan dünyasında hakkı temsil eden tarafla batılı temsil eden taraf arasında. Daha gözünü açar açmaz insanlar, fânî âlemde;

‒Ya aldanış,

‒Ya kurtuluş gerçeğiyle karşı karşıya kaldılar.

Çünkü;

Ebediyette iki tane son durak vardı:

‒Cennet,

‒Cehennem.

Böyle olduğu için;

Her iki tarafa da ısrarla sürükleyen ve çeken mıknatıs öncülerin gizli-açık savaşlarında buldular kendilerini. Ne tarafa yönelseler, diğer taraf, kollarına yapıştı ve ne yapsalar, peşlerini hiç bırakmadı.

Kararsızlık çöktü gönüllere.

Hangi taraf cennete çıkıyor, hangi taraf cehenneme çıkıyor karmakarışık oldu. Hattâ çoğu kere cehennemlik tarafın gözleri kamaştıran görüntüsü, neredeyse cennetler gibiydi. Cennete giden yol ise, insanı vazgeçirtecek badirelerle doluydu.

Hani; şaşırmamak ve aldanmamak, âdeta elde değildi.

Zorlu bir imtihanın ihtimallerle dolu cevapları da, oldukça çeldirici görünüyordu.

Yüce Allah;

Lutfedip bütün doğru cevapları açıkladı tüm insanlığa.

Ebediyet rotasını en doğru gösteren kitaplar gönderdi. Kitapları en güzel şekilde yaşayan ve insanları hiç aldatmayan ve yanıltmayan en mükemmel örnekler ve rehberler gönderdi. Hepsini de en müstesnâ özelliklerle gönderdi.

Buyurdu:

“Peygamberlere tâbî olun!” (Yâsîn, 20)

Buyurdu:

“Başka dostlar edinerek onlara (o yanlış dostlara) uymayın!” (el-Âraf, 3)

Buyurdu:

“Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın!” (el-En’am, 153)

Buyurdu:

“Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsîn, 21)

Buyurdu:

“Sakın (kendini) bilmezlerin yoluna uymayın!” (Yûnus, 89)

Buyurdu:

“And olsun!

•Sizin için,

•Allâh’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve

•Allâh’ı çokça zikreden kimseler için

‒Allâh’ın Rasûlü

‒En güzel örnektir.” (el-Ahzâb, 21)

Her yönüyle en güzel örnek.

En zirve bir cennet şahsiyet.

En yüce ahlâk üzere.

Adâlet ve merhamet timsali.

Düşmanlarını bile hayran bırakan özellikleriyle yegâne.

Bütün varlık O’nun elinden ve dilinden emîn. Müşrikler bile; Muhammedü’l-Emîn dediler.

O şahsiyet; yetim ve öksüzlük toprağında çınar gibi yetişen asaletiyle hayran etti.

Peygamber olmadan önce bile Kâbe’deki hakemliğiyle hayran etti.

Nübüvvet sonrası fevç fevç hidâyetlere vesile oluşuyla hayran etti.

Miskin, köle, kimsesiz ve çaresiz olan herkesi kuşatan engin şefkat, rahmet ve merhametiyle hayran etti.

Kendisini öldürmeye gelenleri dahî dirilten sayısız fazîletleriyle hayran etti.

Amansız kan dâvâlarını can-ciğer kardeşliklere dönüştüren dirâyeti ve muhabbetiyle hayran etti.

Her türlü kötülüğü en güzel iyiliklerle bertaraf etme maharetiyle hayran etti.

Hulâsa;

Yaşayan canlı bir Kur’ân olarak hayran etti.

İşte; Hazret-i Allah, buna İslâm dedi, buna Müslümanlık dedi.

Bu istikamette yaşayan mü’minleri müjdeledi:

“Allah rahmet edecektir!” (et-Tevbe, 71)

“Kim Allâh’a ve Peygamberine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiştir.” (el-Ahzâb, 71)

O kurtulanlara ne mutlu!

Ya ters gidenlere?

Binlerce eyvah, milyonla yazık!

Hele İslâm’ı ve İslâm’a ait yüce değerleri sadece maske hükmünde kendi vitrinlerine koyup da arkada haçlı mutfağı çalıştıranlara?

Yuh olsun!

İşte; Hazret-i Peygamber’e muhalefet içinde yol tutanlara Cenâb-ı Hakk’ın hitabı:

“(Ey insanlar!)

•Kendisine,

•Doğru yol apaçık belli olduktan sonra,

•Kim;

‒Peygamber’e muhalefette bulunur ve

‒Mü’minlerin yolundan (ayrılıp)

‒Başka bir yola giderse,

•Biz, onu gittiğine bırakırız,

•Cehenneme sokarız.

•Ne kötü bir gidiştir o!” (en-Nisâ, 115)

O kötü gidişin yolcuları, hangi renge bürünürse bürünsün yüce Mevlâ, öylelerinin karakter şifreleri hakkında şöyle buyurdu:

“Bak;

•Nasıl da Allâh’a yalan yere iftira ediyorlar!

•Apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter.” (en-Nisâ, 50)

“Onlar ki,

•Allâh’ın yolundan alıkorlar ve

•O yolu eğriltmeğe çalışırlar…” (Hûd, 19)

“(Dikkat edin!)

•Birbirlerine,

•Aldatmak için,

•Cazip sözler fısıldayan,

•Cin ve insan şeytanlarını,

‒Her peygambere düşman yaptık.

Bu şeytanlar;

•Âhirete inanmayanların kalplerinin

•O sözlere yönelmesi,

•Ondan hoşnut olması ve

•Kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için

‒Böyle yaparlar.

Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı.

•Sen;

•Onları,

•İftiraları ile

•Başbaşa bırak!” (el-En’am 112-3)

Hiç endişe etme;

“Onlar yeryüzünde (Allâh’ı) âciz bırakacak değillerdir!..” (Hûd, 20)

Netîcede;

Hazret-i Âdem’den beri ilâhî hüküm sadece şu oldu:

“(Ey insanlar!)

•Îmân edip de

•Sâlih amel işleyenler ve

•Rablerine gönülden boyun eğenler var ya,

‒İşte onlar,

‒Cennet ehlidir.

‒Onlar orada ebedî kalırlar.” (Hûd, 23)

Yâ Rab!

Nasîb et!

Âmîn!..