HALEP ARTIK ŞEN DEĞİL

YAZAR : Hayrettin DURMUŞ hayrettindurmus@gmail.com

Halep’in her yanı duman. İnsanların hâli yaman… Ölüm kol geziyor her yerde, kalanlar perme perişan. Çocukların sığınacak duldaları yok. Çırpınıyorlar kafesteki serçeler gibi. Geceler uzun mu uzun. Gündüzler katran karası. Halep’te belli oluyor insanlığın darası.

Uzak bir yerden, geçmiş bir tarihten bahsetmiyorum. Yaşadığımız çağdan, biz yaşarken olandan bahsediyorum. En azından doğumuzdaki, batımızdaki mü’minlerin dertleriyle dertlenelim diye. Îmânımızın kâmil bir îman hâline gelmesinin de şartı değil mi bu dertlenme?

Burnumuzun dibinde bir yangın var. Bu bir Nemrut ateşi. Asrımızın modern Nemrutları ateş kusuyor Halep’te. Ateşi yakan belli. Dumana üfüren biliniyor. Zehir kusan, ölüm saçan uçakların adresi ortada…

Halep… Neresi Halep? Sadece Suriye’nin bir şehri mi? Bizimle olan ilgisi ne? Uzun yıllar Osmanlı devletinin bir şehri olan, Bursa’nın kardeşidir Halep. Halep o kadar yakındır ki bize; «Halep oradaysa arşın burada» deriz gerçeği ortaya çıkarmak için. Ünlü halk hikâyemizde anlatılan Âşık Kerem’in Aslı’nın ateşine düşüp yandığı, kül olduğu yerdir Halep. Keşke sadece âşıklar yanıp kül olsaydı… Bu günlerde Halep’in kendisi de yanıyor cayır cayır, hem de medenî dünyanın gözleri önünde…

Âşık Garip’in dilinden dökülen özlem, vefâ ve şükran ifadesi olarak söylediği bir söz vardır:

Şen olasın Halep şehri…

Namdar Rahmi KARATAY da meşhur şiirlerinden birinde;

Biz batakta köprü olduk,
Başkaları nehri geçti.
İşte geldik gidiyoruz,
Şen olasın Halep şehri…

der. Ne güzel bir dilektir bu. Ancak gel gör ki son yıllarda yaşadığı acılarla hüzün diyarı hâline gelen Halep şehri şen değil artık… Oysa 2006 yılında «İslâm Kültür Başkenti» olarak ilân edilmişti. Suriye’de beş yıldır yaşanan iç savaş harabeye çevirdi güzelim Halep’i. Bombardıman altında kalan; Firdevs, Ensârî, Tarık Kapısı ve Sahur semtleri yerle bir oldu.

Halep’te İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük katliâmın yaşanacağı endişesini Halep sokaklarındaki cesetler haklı çıkarıyor. Katledilenler kim? Suriyeli. Katledenler kim? Suriyeli. Suriye’deki iç savaşta ölenlerin sayısı yarım milyonu buldu. Ülkenin yarısı, evini barkını terk etti. Sokaklar kan gölü. İnsanlar ölüyor insanlıkla birlikte. Kalanlar aç, susuz, bîilâç .

Neler yaşandığını kısaca özetleyelim isterseniz:

Birleşmiş Milletler’in, Suriye’ye insânî yardım ulaştırmaktan sorumlu yetkilisi olan Jan Egeland, kentteki durumu «felâket» olarak nitelendirmişti yaptığı açıklamada.

Al Jazeera 5 Şubat 2016 tarihli yayınında şöyle demişti:

“Halep’in kuzey kırsalındaki Duveyr Zeytun, Tel Cibbin ve Hardet Til kasabalarını ele geçiren Esed rejimi; Rusya’nın hava desteğiyle ilerlemesini sürdürdü. Rusya sadece pazartesi ve salı günü bu bölgelere toplam 270 hava saldırısı düzenledi. Böylece Halep’in kent merkezi, Halep kuzey kırsalından kopmuş oldu.

Halep ile bağlantısı kesilen Azez koridoru, muhaliflerin can damarı. Türkiye’den tüm yardımlar bu koridordan geçiyor. Bu koridorun kaybedilmesi demek, Halep’in kırsalındaki muhaliflerin bundan böyle tamamen İdlib tarafındaki muhalif bölgeye bağımlı hâle gelmesi demek. Ancak bu bölge de Halep’e uzak olduğundan; askerî, tıbbî ve sivil yardımların Halep’e ulaştırılmasının zaman alacağı anlamına geliyor. Bu durum Rusya’nın T-90 tankları ve TOS-1 Buratino füze fırlatıcılarıyla donattığı rejim güçlerine karşı muhalifleri, stratejik olarak tamamen savunmasız hâle getirebilir. Rejimin İdlib’e doğru ilerlemesi söz konusu. Halep’in İdlib’deki muhaliflerle de bağlantısı kesilirse, kentteki 300 bin kişi kuşatma altında kalacak.”

Denilen oldu. Şimdi Halep kuşatma altında. Halep’te yaşamak zor. Medenî (!) dünyanın gözleri önünde «ne ağır imtihandır» Halep’te yaşayanların çektikleri…

Son günlerde yaşanan olaylar daha da vahim. Artık ekmek, su ve ilâç bile götürülemiyor Halep’e. Bir an önce Halep’e yardım ulaştırılmalı; çocuklar ölmesin, insanlar aç kalmasın diye. Halep kurtarılmalı. Türk milletinin meseleyi sahiplenmesi ve sivil toplum kuruluşlarının yardım çabaları elbette takdire şâyan.

“Osmanlı gitti. Orta Doğu bitti.” diyen batılı tarihçi ne kadar haklı. Keşke haklı çıkmasaydı. Orta Doğu kan gölüne dönmeseydi. Barut kokusu, gözyaşlarına karışmasaydı. Şiirlerde söylendiği gibi «şen» olsaydı Halep şehri. Ne yazık ki Halep artık şen değil…

Çoban ölmeye görsün… Sürüden ayrıldın mı bir kere, seni kurdun kapacağı aklında olacak. Dağılmayacaksın. Parçalanmayacaksın. «Duvarı ören tuğlalar» gibi kenetleneceksin. Yeryüzünün bir köşesinde kardeşinin ayağına diken batsa, canı incinse bir insanın, yüreğin Afyon kamasıyla yarılmışçasına ıstırap duyacaksın ve diri tutacaksın umudunu yarınlar için.