Galata Mevlevihanesi

Sabiha TAK Mesnevî şevkini eflâke çıkarmış nâyız Haşre dek hem-nefes-i Hazret-i Mevlânâ’yız (Yahya Kemal) Galata Mevlevîhânesi Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt dönemi devlet adamlarından İskender Paşa tarafından 1491 yılında kurulmuştur. Mevlevîhâne 1608 yılında onarım görmüştür. Yapı 1765 yılında yangın geçirmiş ve Sultan III. Mustafa tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Sultan III. Selim 1791-1792 yılında Mevlevîhâne yapılarını yeniletmiş ve semahâneye hünkâr […]

Continue reading »

Deve mi Domuz mu? 5 (Manzum Tarihî Tiyatro)

Dr. Harun ÖĞMÜŞ [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında Endülüs ve Mağrip’te geçmektedir.] BEŞİNCİ SAHNE (Yıl: 471/1078) (Mûtemid, Kurtuba’yı Tuleytula emiri Me’mun’dan geri almayı başarır. Bu arada doğu illerinden Mürsiye’nin ileri gelenleri, emirleri İbn-i Tâhir’den şikâyetçidirler ve Mûtemid’in hâkimiyetine girmeyi isterler. Mûtemid, Mürsiye’yi işgâl edebilmek için bir miktar altın ödemeyi taahhüt […]

Continue reading »

Söze Can Vermek

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ Bir aşk ve ıstırap şairi olarak bilinen Fuzûlî’nin şiirleri incelendiğinde öyle hikmetli beyitlerle karşılaşılır ki insan bir an; “Yoksa elimdeki eser Nâbî Dîvânı mı?” diye tereddüde düşer. Onun «söz» redifli gazelinde geçen şu beytini okuyunca sanırım bana hak vereceksiniz: Ver söze ihyâ ki tuttukta seni hâb-ı ecel Ede her sâat seni ol uykudan bîdâr söz. Fuzûlî […]

Continue reading »

Sadık Amca’nın İftar Çıkını

Ayşe AKSU (Birkaç yıl önce bu hâtırayı ağabeyimden dinlediğimde; «Bunu bir gün mutlaka yazmalıyım.» demiştim, anlatılanların paylaşıldıkça billûrlaşacağını ve böylece hâfızalara daha iyi nakşedileceğini düşünerek. O gün geldi, kalemim dillendi; ağabeyimin kulağımdan gitmeyen tatlı sesi eşliğinde, mazide kalan bir zarafet örneği yazıya geçti.) Çocukluğumdaki Ramazanlardan kalan en değerli hâtıralardan biri de, minareye çıkıp, İstanbul manzaralarını temâşa ettikten sonra iftar ezanını […]

Continue reading »

Altın Yapraklar!

M.Ali EŞMELİ Mevsimler gibi; Hükümdarlar geldi geçti. Devran sürdükleri demlere göre elleri, nice hazineler devşirdi. Fakat sonra… Hepsinin yerinde hazan yelleri esti. Sonbahar rüzgârları, ömür defterlerinin yapraklarını sarartıp soldurdu. Ardından teker teker kopardı ve toprağın bağrına fırlattı. Kimisinden geriye tek yaprak bile kalmadı. Kaybolup gittiler; unutuldular. Yok oldular. Çünkü hayatları, hazan mevsimindeki sarı yapraklarla aynı cinstendi. Onlar ilkbahar yeşilliğinde bile […]

Continue reading »

Tasavvuf’ta Lâle’ye Bakış

Sabiha TAK Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den: “Bana bu dünyada üç şey sevdirildi; kadın, namaz ve güzel koku…” şeklinde bir hadis rivayet edilmiştir. Bu hadiste güzel kokuyu metheden Hazret-i Peygamber’e hürmeten tarihleri boyunca temizliğe büyük önem veren Türk milleti de suya, güzel kokuya ve çiçeklere özel bir saygı göstermişlerdir. Farsça gül kelimesi, kendi dilinde her çeşit çiçeğe isim olurken; […]

Continue reading »

Yazı ve Yazar Üzerine

Nurlan MEMEDZADE Hani zaman zaman merak etmişizdir, acaba bir yazar, bir şair nasıl yaşar, ne düşünür de sanat hârikaları koyar ortaya. Hattâ bazen asırlar sonrasına hükmeder hâle gelir. Bu gün hâlâ Nizâmîler, Fuzûlîler konuşuluyor ya. Oysaki eserlerinde geçen olaylar kendi zamanlarınca tasvir edilmesine rağmen hâlâ küreselleşen dünyada teknolojiye bu kadar önem veren çağdaşlarımız tarafından sıcak karşılanmakta. Acaba bugün her şeyin […]

Continue reading »

Necâtî Bey’den Nükteler NECÂTÎ’NİN DİRİSİNDEN AHMED’İN ÖLÜSÜ YEĞDİR

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Âşık Çelebi ve Gelibolulu Âlî’nin verdikleri bilgilere göre bir mecliste, Ahmed Paşa ile Necâtî üzerine tartışma yapılmaktadır. Meclistekilerin bir kısmı Ahmed Paşa’nın, diğer bir kısmı ise Necâtî’nin daha büyük şair olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır. Ahmed Paşa’nın daha büyük şair olduğunu söyleyenler: Destimi kessen kalur dâmân-ı lûtfunda elüm Dâmenün kessen kalur destümde lûtfun dâmeni beytini, «Necâtî» diyenler ise; […]

Continue reading »

Deve mi, Domuz mu? 4 (Manzum Tarihî Tiyatro)

Dr. Harun ÖĞMÜŞ [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında Endülüs ve Mağrip’te geçmektedir.] DÖRDÜNCÜ SAHNE (İşbîliyye’de bir sokak. Sahnedekiler: Üç İşbîliye’li. Üç İşbîliye’li aralarında konuşurlar.) Şahıslar: ÜÇ İŞBÎLİYELİ: Halkın görüşlerini yansıtırlar. 1. ŞAHIS: Gördün ya nasıl cömert emirler? Küffâra hazîneler verirler! Etsin diye şehrimizde yağmâ, Abdullâh1 anlaşıp kralla… Ücretli bir ordu […]

Continue reading »

Seferler, Zaferler ve Eserler

M.Ali EŞMELİ Yıllar geçti. Hiç durmaksızın seneler aktı. Yollarda koşturanlar, asılı levhalara göre gaza yüklendi. Levhalar, herkesi gideceği yöne doğru yönlendirdi. Bazen rüzgârlar esti, fırtınalar cirit attı, hortumlar tozu dumana kattı. Levhaların yeri değişmeye başladı. Kuzeyle güney, doğuyla batı karıştı. İyiyle kötü karıştı. Cennetle cehennem karıştı. Yolcuların çoğu bu duruma bakmadan hedeflerine doğru yine levhalara göre yarıştı, yarıştı. Ancak dere-tepe […]

Continue reading »
1 45 46 47 48 49 58