ŞİİRDE BÜTÜNLÜK ve NAZIM ŞEKİLLERİ

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Klâsik şiirimizde; murabbâ, müstezad, şarkı, rubâî, tuyuğ vb. birçok nazım şekli vardır. Ancak en yaygın kullanılan nazım şekilleri, beyitlerle tanzim edilen kasîde ve özellikle de gazeldir. Bu manzûmelerde beyit kendi başına müstakil bir bütün olup, aynı şiir içindeki diğer beyitlerle mânâca bir irtibat içinde olması ve bütünlük oluşturması aranmaz. Beyitleri birbiriyle irtibatlı olan yek-âhenk ve […]

Continue reading »

ŞİİR ve EDEBÎ SANATLAR

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Şeyhu’l-belâga (belâgatin üstâdı) lakabıyla anılan büyük teorisyen Abdülkāhir el-Cürcânî, Delâilü’l-İ‘câz (Kur’ân’ın eşsizliğinin delilleri) adlı eserinde mânâyı ikiye ayırır: Mânâ ve mânânın mânâsı (ma‘ne’l-ma‘nâ). Mânâ sözün zâhirinden anlaşılan cümlenin bilinen literal mânâsıdır. Mânânın mânâsı ise literal mânânın düşünülmesi sayesinde intikal edilen daha ötedeki bir mânâdır.1 Meselâ; Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz Bâş üzre […]

Continue reading »

SÖZDE LÂFIZ ve MÂNA

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Mu‘tezile kelâmcısı ve büyük edip Câhız (ö. 255); mânâların yere saçılmış inciler gibi olup herkesin onları bulabileceğini, önemli olanın onları ifade edecek lâfızları bulmakta olduğunu söyler. Ondan 150 yıl kadar sonra gelen ve Şeyhu’l-Belâga (belâgatın üstâdı) ünvânıyla anılan büyük teorisyen Abdülkāhir el-Cürcânî (ö. 471) ise aynı kanaatte değildir. O, Kur’ân’ın üstünlüğünü ortaya koymak üzere kaleme […]

Continue reading »

ŞAİR ve DİL

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Dil, bir millete ait kültür değerlerinin en mühimidir. Tarih boyunca milletçe meydana getirilen her ne varsa muhafaza edip, sonraki nesillere aktaran odur. Bu itibarla o; milletin hem hâfızasını teşkil eder, hem de o hâfızanın esasını teşkil eden genlerin geleceğe taşınmasını sağlar. Dilin kültürel veya -başka bir ifadeyle- topluma ait bir unsur oluşu, ait olduğu toplumun […]

Continue reading »

ARUZ KUSURLARI -2-

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Zihaf, uzun olan heceyi vezin gereği kısa seslendirmektir. Bir telâffuz bozukluğu olduğu için büyük kusur sayılır. Belki de bu sebeple Türk aruzunda çok örneği yoktur. Zaten Türkçede uzun heceler az olduğu için buna çok da ihtiyaç duyulmaz. Aslen uzun olmakla birlikte Türkçeye girerken kısa olarak giren veya girdikten sonra zaman içinde kısalan hecelerin Türkçeye yerleştiği […]

Continue reading »

ARUZ KUSURLARI

Prof. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Aruzda vasl, zihaf ve imâle gibi uygulamalar kusur olarak görülür. Vasl (ulama), sonu sessiz harfle biten bir hecenin kendisinden sonra gelen ve sesli harfle başlayan heceye eklenerek telâffuz edilmesidir. Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. mısraında; «yurdumun üstünde» kelimeleriyle «son ocak» kelimeleri arasında olduğu gibi. Söz konusu kelimelerin son hecelerindeki sessiz harfler bir sonraki […]

Continue reading »

ARUZUN İMKÂN(/SIZLIK)LARI

Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Aruzda üç açık (sonu sesli harfle biten ve kısa telâffuz edilen) hece yan yana gelemez. Mısra sonları bu hükmün dışındadır. Çünkü orada, açık da kapalı hece (uzun telâffuz edilen veya sonu sessiz harfle biten hece) sayılır. Açık heceleri sınırlayıcı bu özelliği sebebiyle, aruzu Türkçeye tatbik etmenin zorluğu öteden beri dile getirilmiştir. Çünkü Türkçede açık hece […]

Continue reading »

ŞİİRDE VEZİN ve KAFİYE -3-

Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Klâsik şiirde vezin ve kafiyenin yanı sıra nazım şekilleriyle ilgili de farklı ve istisnâî durumlar mevcuttur. Meselâ müstezad adı verilen bir nazım şekli vardır ki, uzun ve kısa mısralardan oluşur. Söz gelimi uzun mısra; «mef‘ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün» tef‘ilelerinden oluşurken kısa mısra; «mef‘ûlü / feûlün» tef‘ilelerinden oluşur. Yani bir çeşitlenme ve genel […]

Continue reading »

ŞİİRDE VEZİN ve KAFİYE -2-

Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Aruz vezni, bir manzûmenin mısralarındaki hecelerin uzunluğu, kısalığı (: med-kasr) ve sesli harfle bitip bitmeyişinde (: harekât ve sekenât) birbiriyle uyumlu olmasından ibarettir. Buna göre; ilk mısraın ilk hecesi sessiz (: sâkin) harfle bitiyor veya uzun telâffuz ediliyor (: memdûd) ise diğer mısraların ilk heceleri de ya sessiz harfle biten veya uzun telâffuz edilen bir […]

Continue reading »

ŞİİRDE VEZİN ve KAFİYE

YAZAR : HARUN ÖĞMÜŞ Şiirde vezni iltizam eden şairlerin itham edildiği en önemli husus; veznin peşine takılıp giderek tekellüfe düştükleri, mânâ ve kelime seçimini ikinci plâna attıklarıdır. Kendi adıma söyleyeyim ki, vezne giren her sözün şiir olduğu kanaatinde değilim. Bir sözün vezne uygun söylenmiş olması, onu mutlaka şiir yapmaz. Öyle olsa mevzûn düşen birçok cümle veya ibare şiir olurdu. Birkaç […]

Continue reading »
1 2 3 6