Hak Dostlarının Rehberliğinde GÖNÜL FÜTUHÂTI

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi SADECE ÜÇ KİŞİ Peygamberliğin ilk yıllarıydı. Ufeyf el-Kindî adlı bir tüccar Mekke’ye gelmiş ve Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in amcası Abbâs -radiyallâhu anh-’ın evine misafir olmuştu. Ufeyf; Kâbe’de Peygamber Efendimiz, Hazret-i Hatice ve Hazret-i Ali’yi namaz kılarken gördü. Abbâs -radiyallâhu anh-’a onların kim olduklarını sordu. Henüz îmân ile müşerref olmayan Hazret-i Abbâs da […]

Continue reading »

Hak ile Kul Arasındaki Perde: BENLİK DUVARI

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi ŞAHDAMARINDAN YAKIN… Allah Teâlâ buyuruyor: وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرٖ۪يدِ “…Biz insana şahdamarından daha yakınız.” (Kāf, 16) Ya insan? İnsan, Rabbine yakın mı? Ne kadar yakın? Cenâb-ı Hak; kendi yakın olduğu gibi, kulunu da kendine yakınlaştırıcı lütuflarda bulundu. İnsana kalp verdi, akıl verdi, vicdan verdi. İnsan bu nimetleri yerinde istihdam edip Cenâb-ı Hakk’a […]

Continue reading »

OSMANLI ÇINARINI YEŞERTEN KUVVET

YAZAR : Sami GÖKSÜN Esas olan, beldelerin fethi değil, gönüllerin fethidir. Kılıç, top, tüfek ancak; taştan, demirden kaleleri ve kapıları açar. Gönülleri ise ancak derya gönüller, dergâh gönüller fetheder. Tarihimiz bunun şahididir. Selçuklu sultanı Alparslan, Anadolu’nun kapılarını bu anlayışla açmış ve başarılı olmuştur. Osmanlı Devleti, fetihlerinde hep bu yolla başarılı olmuştur. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed Han; hocası, gönül eri […]

Continue reading »

YENİ BİR MÜSLÜMAN GİBİ!

YAZAR : Sami BÜYÜKKAYNAK skaynak48@hotmail.com İslâm, nevi şahsına münhasır bir şahsiyet üretmek ister. İslâm’a göre bu şahsiyet, kitâbullah ve sünnet-i Rasûlullah’tan beslenmek zorundadır. Bu iki kaynaktan beslenmek; ayakları sağlam yere basan, bir ayağı dünyada, bir ayağı ukbâda İslâm şahsiyeti inşa ederken; bu iki kaynağı ihmal etmek ise, güdük şahsiyetler meydana getirir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; yirmi üç senelik vahiy […]

Continue reading »

Kur’ân’dan Bir Nur: YÂSÎN SÛRESİ

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi buyurur: “Yâsîn Sûresi, Kur’ân’ın kalbidir. Âhiret yurdunu dileyerek bunu okuyan herhangi bir kimse mutlaka bağışlanır. O hâlde bu sûreyi ölüleriniz üzerine okuyunuz.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 20; İbn-i Mâce, Cenâiz, 4; İbn-i Hanbel, Müsned, 5/26,27) “Her şeyin bir kalbi vardır: Kur’ân’ın kalbi ise, Yâsîn Sûresi’dir. Kim bu sûreyi okursa, Allah ona; Kur’ân’ı on defa […]

Continue reading »

O’NU DİNLEYİN!

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr İslâm güneşi ile karanlıklar aydınlanmaya başlayınca, karanlık tıynetli müşrikler, Dâru’n-Nedve adı verilen meclislerinde toplandılar. İki gündemleri vardı: İslâm’ın ciddî bir şekilde yayıldığı ve her geçen gün müslümanların arttığı! Öylesine ateşli tartışmalar oluyordu ki; dışarıdan duyanlar, içeride kavga var zannederlerdi. İslâm’ın anlatılmasına ve müslümanların çoğalmasına göz yumarlarsa, menfaatleri tehlikeye düşerdi. Bu gidişe; «Dur!» diyeceklerdi artık! Ciddî […]

Continue reading »

BAŞTAN SONA CANLI VE ZİNDE…

YAZAR : Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Bir yarışmada heyecanı en yüksek seviyede tutmanın yolu nedir? Yarışmacıları baştan sona canlı ve zinde tutmanın çaresi? Bir imtihan veya yarışmada başlangıçta herkes ümitvardır, azimlidir, canlıdır. Fakat iyi bir başlangıç yapamayan, geriye düşen; ye’se, yılgınlığa kapılır. Çok iyi bir başlangıç yapıp, kazanmayı garantileyen de gevşer. Dünya bir imtihan. Daha ince söylersek, «Cennet Seçme ve […]

Continue reading »

İSLÂM’IN YAYILIŞI FETİHLERLE Mİ OLDU?

YAZAR : Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com İslâm’ın kılıç dîni olduğu, kılıçla yayıldığı, husûsiyle müsteşrikler tarafından dillendirilegelen bir husustur. Bunun böyle olup olmadığını görmek için Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- devriyle sınırlı olarak hâdiseleri kısaca değerlendirelim: Bilindiği gibi Hazret-i Peygamber’in daveti 13’ü Mekke’de, 10’u Medine’de olmak üzere 23 yıl sürdü. Mekke devrinde davete icâbet edenler, özellikle de köle, […]

Continue reading »

Tarihin Akışında Bir Dönüm Noktası: İSTANBUL’UN FETHİ

YAZAR : B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Stratejik önemi dolayısıyla, çeşitli zamanlarda istîlâ tehdidine maruz kalan İstanbul (eski adıyla Konstantinopolis); milâttan önce 194 yılında Roma İmparatorluğu’na geçmesinden sonra da, yirmi yedi defa kuşatılmıştır. Bunlardan on üçü, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in müjdesine nâil olabilmek sevdasıyla taçlanmıştır. Ancak bir eşi daha olmayan, koruyucu surlardan meydana gelen müdafaa sistemi, bu imparatorluk merkezini […]

Continue reading »

NEREDE O SICAK YUVALAR!

YAZAR : Ayla AĞABEGÜM aylaagabegum@hotmail.com Aile ocağı; huzurun ve sükûnun yaşandığı yer, cennetin bir parçası… Ailenin bütün fertleri; huzuru, sevgi ve şefkati sağlayan memurlar. Dînimizde ailedeki âhengin bozulmasına gidecek bütün yollar kapatılmıştır. «Dînimi yaşıyorum.» diyenler, sorumluluklarını bildikleri müddetçe, ailelerindeki problemler en aza inecek, sağlıklı nesiller yetişecektir. Dînimizde sorumluluklar paylaşılırken, anneye mürebbiyelik görevini muvaffakıyetle sürdürmesi hâlinde cennet va‘dedilmiştir. Geçmişe bir yolculuk […]

Continue reading »
1 617 618 619 620 621 1.011