Aman Gençler!

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK

Benim güzel genç kardeşim!

Gel, birlikte düşünelim:

Ömür kısadır, nefesler sayılıdır, hayat geçicidir.

Güzel dünyada; güzel ve temiz yaşamak varken, pislik ve çirkinlik niye?

Mutlu ve huzurlu olmak varken, huzursuzluğa ve mutsuzluğa davetiye çıkarmak niye?

Cennete talip olmak daha câzipken, cehenneme yolcu olmak niye?

Sevmek ve sevilmek dururken, kin ve nefret niye?

Dostluk, arkadaşlık ve muhabbet dururken; kavga ve düşmanlık niye?

Rabbimiz ve Peygamberimiz bize yeterken, şeytanla beraber olmak ve şeytanca dolmak niye?

Cenâb-ı Hakk’ın helâl olarak lutfettiği leziz sütü, nefis suyu ve temiz ayranı içmek varken; haram ettiği alkolü, uyuşturucuyu, (avanak otu) şu tütün belâsını içmek niye?

Şu kısacık ömürde; iyilik ve güzellikler dururken, pisliklere ve zararlı alışkanlıklara bulaşmaya değer mi?

Allah aşkına söyleyin sevgili gençler!

Değer mi?!. «Değmez!», «Katiyen ve kesinlikle değmez!» dediğinizi âdeta duyar gibiyim.

Öyle ise gelin; böyle çirkin yollara düşmüş problemli arkadaşlarınız varsa, onları vazgeçirmeye çalışınız. Olmazsa derhâl onlardan uzaklaşınız; “Söyle arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu” denir ya. Çok doğrudur. Arkadaşlık ettikleriniz zararlı alışkanlıklara bulaşmışlarsa, er ya da geç sizi de bulaştıracaklardır. Bundan emin olmalısınız. Göz göre göre kendinizi ateşe atmayın ve yapacağınız iş, onlarla arkadaşlığınızı sonlandırmak olsun.

“İs yanına var is koksun. Misk yanına var misk koksun.” der atalarımız. İs, ateştendir ve pisliktir. Uyuşturucu kullananlarla arkadaşlık ederek is kokmayınız. Bu tehlikeye kendinizi atmayınız. Bu ateşe bulaşıp kendinizi, sonra da dünya ve âhiretinizi yakmayınız.

Aklınızın ucundan dahî geçirmemeniz gereken şey daha vardır ki, o da; “Bir defa kullanmakla bir şey olmaz!” kuyruklu yalanı ve yanlışıdır.

Zaten zararlı alışkanlıklara müptelâ olanların neredeyse tamamı, bu şekilde uyuşturucu kullanmaya başlamışlardır. Sonra bin pişman olmuşlardır ama çok geç!..

İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik, akıl nimetidir. İnsan, akıl ve irade sahibidir. Aklınızı kullanın. İradenizi sağlam tutun ve uyuşturucu kullananların fecî âkıbetlerini düşünün. Hayatlarını nasıl mahvettiklerini fikredin. Annelerini, babalarını ve çevrelerini nasıl perişan ettiklerini hatırlayın. Hattâ beyin perdeleriniz çatlarcasına düşünün ve güçlü iradenizi kullanın.

Îmânı sağlam olan insan, kendini Allâh’a daha yakın hisseden mutlu insandır. Hayatı; anlamlı, zevkli, güzel ve yaşamaya değer bulan neşeli ve iyimser insandır. Eğer bir insan; bu özelliklere ve güzelliklere sahipse, o ne alkole, ne sigaraya, ne fuhşa ve ne de uyuşturucuya bulaşır. İslâm ahlâkı gibi bir güzelliğe sahip olanlar, böyle pisliklere asla itibar etmeyeceklerdir. Zira sağlam bir inanç; bütün kötülüklere karşı, insanı koruyan muhkem bir zırh niteliğindedir.

Merak ve macera, arkadaş hatırı ve bir defa kullanmakla bir şey olmaz mantığı. Bunlar, uyuşturucuya başlamanın şifreleridir. Arkadaş hatırı, diğer ikisini tetikler. Hattâ bir de pespâye sokaklarda kızları erkeklerle, erkekleri de kızlarla sınama biçiminde olursa; ergenliğin ve gençliğin verdiği heyecanla gençler, uyuşturucu simsarlarının ve tacirlerinin ağına daha rahat düşebilmektedir. O simsar ya da kötü arkadaş;

“Yahu amma da düşündün be. Bir de erkek olacaksın, çek şunu da gör zevk ve mutluluğu, bak nasıl olurmuş…” dedi mi artık, gencin gururuna dokunmuştur. Sağa-sola baktıktan sonra, tereddütle alır ve ilk defa kullanarak, mezarına da ilk kazmayı vurur.

Böyle bir pozisyon inşâallah doğmaz da, doğarsa şayet, gür bir sesle demelisin ki:

“Siz beni ölüme çağırıyorsunuz. Felâkete davet ediyorsunuz. Ben aklımı peynir, ekmekle yemedim. Ne gururuma dokundu diye ne de arkadaşım üzülmesin diye uyuşturucuya el uzatıp kendimi yakacak değilim. Böyle kirli bir işe bulaşıp hayatımı mahvedemem. Ben böyle bir ateşin içine girmem ve böyle bir maceraya atılmam. Siz de bu işten vazgeçin. Değilse bir daha görüşmemek üzere bana Allâhaısmarladık!”

Bu kararlılıkla; sigara, uyuşturucu ve kumar gibi tehlikeli ve çıkmaz sokaklara girmeden, daha sokak başında iken tez ayrılın. Başta sigara olmak üzere; adı ne olursa olsun, bira dâhil her çeşit alkole, her çeşit uyuşturucuya, kumara, zinâya ve bütün zararlı alışkanlıklara, bir daha asla barışmamak üzere ebediyen darılın. Hakka ve hakikate, iyilik ve güzelliğe, sevgi ve mutluluğa ise sımsıkı sarılın ve kurtulun.

Zararlı alışkanlıklardan; Azrâil’den korktuğunuz ve ürktüğünüz gibi korkun ve ürkün. Hem zararlı alışkanlıklardan, hem de onları kullananlardan selden ve depremden kaçar gibi kaçın ve uzaklaşın.

Ha bir de şu hakikati sakın ola ki unutma!

Can senin değildir. Rabbinden sana emânettir. Hani Necip Fazıl diyor ya:

Veren de O, alan da; nedir senden gidecek?
Telâşını gören de can senin zannedecek!

Bu sebeple zararlı alışkanlıklara bulaşan ve sonunda bu yüzden hayatını kaybeden bir insan, intihar etmiş demektir. İntihar ise, en büyük günahlardan biridir ve haramdır. Kur’ân-ı Kerim’de;

“…Ve kendinizi öldürmeyin!..” (en-Nisâ, 29) buyurulur. Uyuşturucu kullanarak kendi canına kasteden kişi, tıpkı başkasını öldürmüş gibi katil hükmündedir. Dolayısıyla çok ciddî ve hayatî bir durum söz konusudur. Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“…Her kim, zehir yudumlar da kendini öldürürse, o kimse zehri elinde cehennem ateşi içinde ebedî olarak zehri içer olacaktır…” (Buhârî, Tıb, 56; Müslim, Îmân, 175; Tirmizî, Tıb, 7; Nesaî, Cenâiz, 68; Ebû Dâvûd, Tıb, ll) buyurmaktadır. İşte sigara bir zehirdir. Alkol ve uyuşturucu da bir zehirdir.

Öyle; «Merak ettim canım, ne olacak bir defacık kullanıversek» ya da; «Bir defa kullanmakla bir şey olmaz» diye uyuşturucu belâsına bulaşılmaz. Sonu bu kadar vahim ve felâkettir. İnsanın dünyasını ve âhiretini mahvedecek kadar kötü bir şeydir.

Bizim zararlı alışkanlıklarla işimiz olmaz, olamaz, olmamalıdır da. Biz yararlı alışkanlıklar peşinde olmalıyız. Millî şairimizin ifadesiyle:

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim…

Bizim derdimiz o yarayı tedavi etmektir. Amacımız, insanlara faydalı olmaktır. İnsanlara iyiliği tavsiye etmek, onları kötülükten vazgeçirmektir dâvâmız…

Günde beş defa Hakk’ın huzûruna çıkmak, okumak ve okutmak ile ihtiyaç sahiplerine yardıma koşmaktır bizim en yararlı alışkanlığımız…

Sevmektir, sevdirmektir, sevindirmektir düsturumuz…

Bu cennet vatana ve bu aziz millete hizmet etmektir bizim sevdamız…

Yediden yetmişe tüm insanlarımızı; sevgi, saygı, adâlet ve hoşgörü çemberiyle kuşatmaktır azmimiz…

Bencilce yaşamayı unutup, yaşatmaktır yegâne hedefimiz…

Böylesi yararlı alışkanlıklar varken, zararlı alışkanlıklar ne ki? Onlar bizim neyimize?

Onları hiç takmayız bile, hattâ dönüp de merak edip bakmayız bile.

Yolcu yolunda gerek. Bizim yolumuz hak yolu.

Hakk’a giden yolda el ele, omuz omuza, kol kola hep beraber yürümek için haydi işbaşına…

Yararlı alışkanlığımız olan gazamız mübârek ola…

Yetiştir evlâdını
Ahlâk-ı Kur’ân ile,
Hizmet etsin ümmete
Hikmet ve irfân ile… (Gülzâr-ı İrfan)